Dünyanın ikinci büyük ekonomik gücü olan Japonya, 127 milyonluk nüfusuyla dev bir pazar konumunda bulunuyor. Kişi başına düşen milli gelirin 35 bin dolara yaklaştığı ülkede; halkın kaliteli ve lüks ithal mallara ilgisi, pazarın cazibesini daha da artırıyor.
Dünya sıralamasında ihracatta beşinci, ithalatta altıncı sırada yer alan Japonya, tasarım ve kaliteye önem veren tüm şirketler için oldukça cazip bir pazar. Alışverişte markalı ürünleri seven zengin Japon halkı özellikle gıda, hazır giyim ve konfeksiyon alanında faaliyet gösteren şirketler için önemli fırsatlar barındırıyor. Gıda ve tekstilde gelişmiş olan Türk şirketlerin önümüzdeki dönemlerde bu fırsatı çok daha etkin bir şekilde değerlendireceği öngörülüyor. Osaka | Yaklaşık 5 trilyon dolar milli geliri, 675 milyar dolar ihracatı, 572 milyar dolar ithalatıyla ABD’nin ardından dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Japonya, istikrarlı bir büyüme eğrisine sahip. Japonya, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ihracata dayalı kalkınma modelini başarıyla uygulayarak önde gelen sanayi ülkelerinden biri haline gelmeyi başardı. Ancak 1990’lı yıllarda, Japonların tüketimi azaltarak büyük ölçüde tasarrufa yönelmesiyle ortaya çıkan deflasyon, Japon ekonomisindeki mucizevi büyümeyi durdurdu. 2000’li yılların başında ekonomideki durgunluk sorununa çözüm amacıyla başlatılan reformlarsa, iyimserliği tekrar hâkim kıldı. Japonya; 2005’de yüzde 2.7, 2006’da yüzde 2.9, 2007’de ise yüzde 1.9 oranında büyüme kaydetti. The Economist dergisinin tahminlerine göre Japon ekonomisi; bu yıl yüzde 1.5, 2009’da yüzde 1.4 ve 2010’da yüzde 1.6’lık büyüme gerçekleştirecek. Japonya’nın en önemli ticari partneri: ABD Japonya’nın dış ticaret stratejisi, hammadde ithal ederek mamul madde ihraç edilmesi esasına dayanıyor. Ülkenin en önemli tedarikçileriyse; başta Çin olmak üzere diğer komşu Asya ülkeleri olarak dikkat çekiyor. Japonya’nın ihracat yaptığı ülkelere bakıldığında; ilk sırada ABD (yüzde 24,6) göze çarpıyor. İkinci sırada bulunan Çin’i (yüzde 12,2), Güney Kore (yüzde 7,4), Tayvan (yüzde 6,6) ve Hong Kong (yüzde 6,3) takip ediyor. Ülkenin ithalat yaptığı başlıca ticaret partnerleri ise; Çin (yüzde 19,7), ABD (yüzde 15,4), Güney Kore (yüzde 4,7), Tayvan (yüzde 3,7) ve Avustralya (yüzde3,9) olarak sıralanıyor. Himeji Kalesi | | Dış ticarette açık çok Ülkeye 2006'da 263 milyon dolar olarak gerçekleşen ihracatımız, 2007'de 247 milyon dolara geriledi. Bu nedenle 2006'da toplam ihracatımız içinde binde 3 olan payı, binde 2'ye düşmüş oldu. 2007'de ihracatta yaşanan küçülme, bu yıl içerisinde yerini büyümeye bıraktı. Geçtiğimiz ocak ayında, Japonya'ya ihracatımız yüzde 145 artarak 77 milyon doları buldu. Buna karşılık, ithalatımız 2006'da 3 milyar 218 milyon dolar iken, 2007'de 3 milyar 714 milyon dolara yükseldi. 2008'in ilk ayında ise yüzde 43 oranında artarak 309 milyon dolara çıktı. | Gıda ihraç ediyoruz İki ülke arasındaki ticari ilişkiler incelendiğinde, nihai sanayi ürünleri ve teknolojik ekipman haricinde, hemen hemen tüm ihtiyacını ithal ürünlerle karşılayan Japonya’ya ihracatımızın yeterli seviyede olmadığı görülüyor. Ülkeye ihracatımızda; taze, soğutulmuş ve dondurulmuş balık, başta domates salçası olmak üzere işlenmiş gıda ürünleri, mineraller, kara taşıtları için aksam ve parçalar, mücevherat,hazır giyim, kuru meyveler, ev tekstil ürünleri ve kimyasal ürünler yer alıyor. İthalatımızın en önemli bölümünü ise; başta kara ulaşım araçları ve bunların aksam ve parçaları, muhtelif sektörler için makine ve teçhizat, iş makineleri, elektrikli makine ve cihazlar ve büro makineleri oluşturuyor. Ürün bazında bakıldığında ise 2005 verilerine göre ithalatımızda birinci sırada 177 milyon dolar ile “yük ve yolcu gemileri” var.“Kulesi 360 derece dönebilen ekskavatörler” ise 146 milyon dolar ile ikinci sırada bulunuyor. Japonlar tasarım ve kalite istiyor Japonya’da “orta fiyat grubu” mallarına talep gösteren 8 milyon tüketici bulunuyor. Buna karşılık, “lüks ve markalı ürünler”i tüketen kişi sayısı yaklaşık 28 milyon. “Çok yüksek fiyatlı” mallar söz konusu olduğunda ise 17 milyon kişilik tüketici grubu var. Japon Dış Ticaret Organizasyonu (JETRO) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Japon halkı alışverişlerinde daha çok tasarım ve kaliteyi tercih ediyor. Bir diğer araştırma da Japonların yüzde 78’inin ürünü tasarımına, yüzde 46’sının kalitesine, yüzde 43’ünün markasına, yüzde 27’sinin ise fiyatına göre satın aldığını gösteriyor. Yani, Japonya pazarına yüksek kaliteli ürünlerle girmek şart; ucuz, tasarımsız ve kalitesiz ürünlerin bu ülkede şansı yok. Japonya artık daha yakın Ülkemize uzaklığı nedeniyle Türk şirketlerinin bugüne kadar fazla ağırlık veremediği Japonya pazarı, bu dezavantajına rağmen aslında Türk şirketleri için çok önemli fırsatlar barındırıyor. Özellikle Türkiye’nin güçlü olduğu gıda ve hazır giyim sektörlerinde… Örneğin, Japon toplumunun beslenme alışkanlığının değişmesine paralel olarak, ülkenin ithalat kalemleri arasında gıda ürünleri hızla üst sıralara tırmanıyor. En çok yaş ve kurutulmuş meyve-sebzeye talep artıyor. Bu ürünler, büyük zincir marketlerde oldukça yüksek fiyatlardan alıcı buluyor. Gelişen taşımacılık ekipmanları teknolojisi sayesinde Japonya Türk ihracatçısına artık çok daha yakın bir pazar haline geldi. Dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde Türk gıda sektörünün ülkeye olan ihracatının artması bekleniyor. Diğer bir fırsat ise hazır giyim ve konfeksiyonda. Yılda yaklaşık 50 milyar dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon ithalatı gerçekleştiren Japonya, bu alanda ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük pazarı konumunda. Türkiye’nin dev Japon pazarına bu alandaki ihracatı ise 50 milyon doları bile bulmuyor. Kısacası dünyanın tüm ünlü markalarının boy gösterdiği pazar, Türk şirketleri için zor ama oldukça büyük bir arena. Japon gibi düşünmeli Japonlar ile iş yapmanın yolu, Japon gibi düşünmeyi ve davranmayı öğrenmekten geçiyor. Öncelikle Japonya pazarının, kendine has ve girilmesi kolay olmayan bir özellik taşıdığını unutmamak gerekiyor. İşbirliğine gidilecek şirketlerle, uzun vadeli ve güvene dayanan bir ilişki kurmak şart. Japonya’daki ticari fuarlar; trendleri ve yeni ürünleri tespit etmek açısından oldukça önemli. Japonya pazarına girmek ve kalıcı olmak isteyen şirketlerin bu fuarlara katılması da ciddi bir avantaj sunabilir. İş ilişkilerinde sabırlı olmak ve kısa vadede büyük kazançlar beklememek, bu pazarda başarılı olmanın anahtarı. TÜRKİYE JAPONYA DIŞ TİCARETİ (2003-2008) (Milyon $) | Yıl | İhracat | İthalat | Toplam Dış Ticaret | 2008* | 77 | 309 | 386 | 2007 | 247 | 3.714 | 3.961 | 2006 | 263 | 3.218 | 3.481 | 2005 | 234 | 3.109 | 3.343 | 2004 | 190 | 2.684 | 2.874 | 2003 | 156 | 1.927 | 2.083 | *Ocak ayı | Kaynak:DTM, TÜİK, İTO | | |
0 yorum:
Yorum Gönder