5 Mayıs 2008 Pazartesi

DIŞ TİCARET VE ÖDEMELER DENGESİ
Her ülkenin ödemeler dengesinde önemli yeri olan dış ticaret ülkenin ihracat ve ithalat hareketlerinin toplamını ifade eder. Dış ticareti de içinde bulundurulan ödemeler dengesi ise; bir ülkenin dövizle ifade edilen gelir ve giderlerinin toplamı demektir.

Bir ülkenin ödemeler bilançosu, bir yıl içerisinde o ülke sakinleri ile yabancı ülke sakinleri arasında yapılan tüm ekonomik işlemlerin sistematik bir şekilde tutulan kaydıdır. Her ülkede değişmekle beraber, genel olarak dış ticaret ödemeler dengesinin % 60 – 70’ ini oluşturur.

Ödemeler bilançosunda, ihracat ithalat farkı ile görünmeyen işlemler sonucu ortaya çıkan denge ya da dengesizlik cari işlemler açığı ya da fazlasını gösterir. Burada belirtilmesi gereken nokta, dış tasarrufların aslında cari işlemler açığına eşit olmasıdır. Çünkü cari işlemler açığı, mal ve hizmet ithalatı ile mal ve hizmet ihracatı arasındaki farktır. Bu fark, cari işlemler açığının finansman şeklini gösteren sermaye hareketlerinin artı kalemleri ile karşılanır. Dolayısı ile cari işlemler açığı kadar bir dış tasarrufun toplam kaynaklar içinde yer alması gerekecektir.

Ödemeler bilançosunun yapısı şu şekildedir:

ÖDEMELER BİLANÇOSU

GRUPLANDIRMA
I. Cari İşlemler Hesabı
a) Mal Ticareti ( Görünür Ticaret )
Dış Ticaret Bilançosu
b) Uluslararası hizmetler ( Görünmez Ticaret )
Cari İşlemler Bilançosu
II. Sermaye Hesabı
a) Uzun Süreli Sermaye
i. Özel
ii. Kamu

b) Kısa Süreli Sermaye
i. Özel
ii. Kamu
Sermaye Bilançosu

III. Dış Rezervler Hesabı
a) IMF
b) Resmi Rezervler
i. Altın
ii. Döviz Rezervleri

IV. Hatalar ve Unutmalar


Genellikle ülkeler ihracatlarını F.O.B., ithalatlarını ise C.İ.F. değerlere göre kayıt eder. C.İ.F. değer fazla olarak navlun, sigorta ve gecikme faizi gibi giderleri de kapsamaktadır. Bu nedenle dünya ihracat ithalat rakamları birbirlerini tutmaktadır.

1.2 DIŞ TİCARET VE KAMBİYO KONTROLÜ

Dış ticaret bütün ülkelerde belirli bir kambiyo ve dış ticaret rejimine göre yürütülür. Kambiyo denetimi özellikle az gelişmiş ülkeler arasında yaygın bir uygulamadır. Bunun önemli nedenlerinden birisi kambiyo denetiminin ithalatı kısıtlayarak dış ödeme açıklarını önlemek için kullanılabilen bir araç olmasıdır. Ancak gerçekte bu uygulamalar dış açığı giderici değil baskı altına alıcı niteliktedir çünkü konulan denetim önlemleri kaldırılınca açıların tekrar ortaya çıkacağı kuşkusuzdur.

Devletler gümrük tarifelerini gelir sağlamak amacı ile olduğu kadar yurt içindeki üretimi koruyacak şekilde hazırlamak, mal ve ülke itibarı ile ithal ve ihraç kontenjanları koymak, ithalat ve ihracatı lisansa tabii tutmak, mal ve ülke itibarı ile ihracata ambargo uygulamak, belli bir malın ülke dışına veya belli bir ülkeye ihracına engel olmak döviz alım satımını devletin denetimi altına almak ve dış ödemeleri hükümet iznine tabii tutmak sureti ile uluslar arası ticaretin ülke aleyhine sonuç vermesini önlemeye çalışırlar.

Ülkemizde 1930’lardan bu yana Türk Parasını Kıymetini Koruma (TPKK) Mevzuatı süre gelen kararnamelerle söz konusu kambiyo kontrolünü sağlamayı amaçlamaktadır. Son senelerdeki yumuşamalara rağmen kontrol sürmektedir ve kaçınılmazdır. Öte yandan döviz girdisinin arttırılması için döviz kazandırıcı işlemlere çeşitli teşvik tedbirleri uygulanmaktadır. T.C Merkez Bankası’nın son yıllarda aracılık işlerinden çekilmek suretiyle ticari bankaları dış işlerin yöneltilmesinde doğrudan yetkili kılması bankalara kişilik kazandırmış ve genişletilmiş bir kambiyo kontrol rejimi çerçevesinde ticari bankaları gerçek bir uluslar arası banka gibi işlem yapma olanağı vermiştir.

1.3 DIŞ TİCARET ve BANKALAR
1.3.1 MUHABİR BANKA

Uluslar arası bankacılık işlemlerini ülke mevzuatının kendilerine izin verdiği ölçüde muhabirleriyle karşılıklı olarak alınan ve verilen işler çerçevesinde yerel bankalar yürütür. İşbirliğinin doğal bir sonucu olarak bu firmaların çalıştıkları bankalarında işbirliğine girmelerine yol açarak iki banka arasında muhabirlik ilişkisi doğar.

1.3.2 MUHABİR BANKA RİSKİ

Muhabir bankalar işlemlerin yürütülmesi sürecinde birbirleri karşısında müşterilerinin itibarını üstlenirler. Başka bir değişle firmaların karşılıklı itibarı yerine bankaların itibarı geçer anlamda itibar veya kredi değerliliği kavramının sonsuz olmayacağı, her bir banka için diğer kayıtlarında rakamsal bir itibar sınırının bulunması gerektiği ortadadır. Bu nedenle, muhabirlik ilişkisi kuran bankalar kendi kayıtlarında birbirleri için itibar sınırı çizerler ve karşı bankadan aldıkları risk doğrudan işlemlerin o sınır içinde kalmasına dikkat ederler. Söz konusu sınıra kredi limiti denir. Bu limit muhabir bankanın bulunduğu ülke için saptanmış bulunan ülke limiti içinde o muhabire tanınan ve muhabirin bilanço rakamlarına ve o ülkenin bankacılık sistemindeki yerine göre saptanır. Bir muhabirin limiti tamamen kullanıldığında limitin arttırılması veya limiti kullanmayan muhabirin limitinden diğer muhabirin limitine aktarma yapılması bunu yapacak bankanın değerlendirmesine ve politikasına bağlıdır.

1.4. DIŞ İŞLEMLERDEKİ RİSK UNSURU
Dış kredi işlemlerinde bankalar müşterilerine rücu imkanı bulamayacakları risklerle karşılaştıkları gibi müşterilerine veya ilgili üçüncü bir kişiye aktarabilecekleri risklerle de karşılaşırlar

a) Alınan İşlerde

Bankalarda muhabirlerinden çeşitli işler alırlar. Bu işler arasınsa bir bankanın, muhabiri adına üçüncü bir kişiye karşı ödeme taahhüdünde girmesini gerektiren işler de vardır. İşte bu noktada bankanın üçüncü bir kişiye ödeme yaptıktan ve dönülmez bir taahhüde girdikten sonra o ödemenin tutarını veya döviz karşılığını muhabirlerinden derhal tahsil edememesi, yani rambursmanı sağlayamaması durumunda ortaya çıkar İşlem bazında örneğin;

Teyitli ihracat akreditiflerinde muhabirden aldığı akreditife teyidini eklediğinde banka akreditif şartlarına uygun vesaikin ibrazı halinde ihracatçıya ödeme yapma veya poliçe taahhüdüne girmiştir. Ödemeyi yaptıktan sonra muhabirden rambursmanı sağlayamama ihtimali vardır.

Yabancı ihracatçı lehine muhabiri nezdin de akreditif vergi kabul kredisi açan banka lehdarın bu kredi şartlarına uygun olarak keşide edeceği poliçeyi ödeme yükümlülüğünde bulunmaktadır. Kredi amiri ihracatçı, bu bankaya karşı yükümlülüklerini yerine getirmese dahi banka ödemeyi yapmak zorundadır. İthalatçı taahhüdünü yerine getirmezse, kredi konusu olup bankaya rehinli bulunan malların satış bedelleriyle kapatılmayan borç bakiyesinin bu teminatla veya marjla mümkün olabilecektir. Fakat banka, müşterisinin kredi değerliliğine güvenerek ayrıca teminat olmaksızın veya marjsız bir vesikalı kredi açmış bulunursa fiyatların düşmekte olduğu bir piyasada, özellikle büyük parti malların söz konusu olduğu zaman zarar da önemli olabilir.

b) Muhabire Verilen Kredilerde
Bir bankanın muhabire tanıdığı hesap aşımı kolaylıklarında muhabirce geri ödenmesi garanti edilen kredilerde döviz değişim işlemlerinde de muhabirin ödeme taahhütlerini yerine getirmeme riski vardır.

Kredi şartlarına tamamen uymak ve gerekli vesikaların tam düzenli şekilde bulunmasına, poliçenin de kredinin vadesinden önce keşide edilmiş olup bankanın riski önlemesi mümkündür. Piyasa da sabit bulunduğu veya yükselme gösterdiği takdir de önemsiz hatalar ve noksanlıklar kredi emrini veren ithalatçı tarafından hoş görülebilir. Fakat fiyatlar düşmekte ise kredi şartlarına uymakta küçük bir unsur bankacı kredi lehdarlarına yapılan ödemenin özellikle dürüst olmayan müşteri tarafından kabul edilmemesi için yeterli bir sebep oluşturulabilir. Bu takdirde ödemeyi yapan banka fiyatı düşmekte olan malları satmak durumunda kalacaktır.

Diğer bir risk de, vesikaların sahte olmasıdır. Bu durumda vesaik bedelini ödeyen veya poliçeyi iştiraya kabul eden banka zarara uğrayacaktır.

1.5 ÜLKE RİSKİ DEĞERLENDİRMESİ

Genelde risk değerlendirmesi bankacılık kadar eskidir. Bir bankanın başarısı girdiği riski değerlendirmesine ve bundaki uzak görüşlülüğe bağlıdır. Yerel kredi değerlendirmesine ek olarak sınır ötesi krediler, dış ticarete ilişkin riskler söz konusu değerlendirmeye yeni bir boyut getirmiş ve belirli bir borçlunun riski değerlendirmesinin yanı sıra o borçlunun bulunduğu ülkenin dövizli ödemeler yönünden risk değerlendirmesi zorunluluğu eskiden beri kendini göstermiştir. 1970’li yılların ikinci yarısında petrodolarları değerlendirmek için uluslar arası bankaların, ülkelerin ödeme güçlerine fazla önem vermeden söz konusu kaynakları gelişmekte olan ülkelere kredi ve mevduat olarak aktarmalarının sonucu 1980’li yılların başlarında dış borç bunalımı olarak gözükmüş, bu fonları alan ülkelerden çoğunun zorlandığı görülmüş, ödemelerini yavaşlatmış ve hatta ülkemiz gibi borç erteleme anlaşmaları yapmak zorunda kalmışlardır.
Bunun sonucunda muhtemel bir bankacılık bunalımından çekinen ülkelerin uluslar arsı bankaları ve finansman kurumları, ülkelerin kredi değerlendirmesi konusunda daha duyarlı olmaya ve kredi riskini değerlendirmede yeni yöntemler geliştirmeye zorlamıştır.

Konjonktür durumu bu ülkelerin aleyhinde bulunduğu takdirde taksit ödemeleri güçleşmekte vadeli satışlardan doğan alacaklar ticari kredi niteliğinden ayrılarak mali alacaklara dönüşmektedir.

Kullanılan para birimleri arasındaki farklılık yanında, uluslar arası kredinin belirlendiği para biriminde de dalgalanma söz konusu olduğunda, döviz riski ortaya çıkabilmektedir. Peşin veya vadeli spot or forward döviz işlemlerinden doğan bu risk türü, hem kredi hem de faiz riskinden oluşmaktadır.

Faiz riski faiz oranlarındaki değişikliklerin bankanın mevduat ve kredi portföyünü, döviz işlemlerinde yaptığı vadeli bağlantılarını ve uzun yada kısa döviz pozisyonunu olumsuz yönde etkilemesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Çünkü; bankanın aktifleri pasiflerinden büyükse yani net pozisyonu uzunsa döviz kurundaki düşme zarara yol açar. Tersi ise karlı bir durumun doğmasına yol açacaktır. İşlem riski finansal işlemlerin yapılış şekline bağlı olarak ortaya çıkan vade sürecinde gündeme gelebilecek döviz kuru değişiklikleri ile ilgilidir. Uzun dönemli bir süreci kapsayan ekonomik risk bankaların yabancı paraların değer kaybetmesine bağlı olarak ithalatçı ve ihracatçılarla olan ilişkisinin derecesine göre etkileyecektir.

II. BÖLÜM
DIŞ TİCARETTE FİNANSMAN KURALLARI
2.1 DIŞ TİCARET BEDELLERİNİ ÖDEME YÖNTEMLERİ

Dış ticarette uygulanan ödeme yöntemleri; ülkelerin mevzuatı, alıcı-satıcı arasındaki ilişkiler, mal çeşidi, meblağ gibi faktörlere bağlı olarak değişebilmektedir. Taraflar; emniyet, maliyet, mevzuat v.b yönlerden durumlarına uygun olan ödeme yöntemini seçip, aralarında anlaşma sağladıktan sonra, bu ödeme yönteminin gereklerine uygun olarak yükümlülüklerini yerine getiriler.

Yabancı ülkedeki karşı tarafa güvenmeme sonucu, dış ticarette bir bankanın aracılık etmesi ile çözümlenir. Normal olarak bankanın güvenirliliği bireysel ithalatçı ve ihracatçıya göre daha yüksektir. O bakımdan, bankalar adeta dış ticaretin ayrılmaz bir parçası durumundadır.

Bankalara sunulan tahsil işlemleri hizmetleri bir ülkedeki alacaklının başka bir ülkedeki borçlusundan bankalar aracılığı ile ve bir hizmet komisyonu karşılığında alacağını tahsil etme olanağını verir.

Söz konusu ödeme yöntemlerini şu şekilde sınıflandırabiliriz; peşin ödeme, mal mukabili ödeme, vesaik mukabili ödeme, malın elden çıkarılmasından sonra ödeme, konsinye satış, kabul kredili ödeme, açık vadeli ödeme, akreditifli ödeme.

2.1.1 PEŞİN ÖDEME

Peşin ödeme, ithalatçının mal bedelini kendi bankası aracılığı ile havale veya çek ya da efektif olarak ihracatçıya ödemesi, ihracatçının da tahsil ettiği malı ihracatçıya göndermesi sureti ile geçekleşir. Bu ödeme şeklinde malın satıcısı tamamen emniyette olduğu halde, alıcı büyük bir risk ile karşı karşıyadır.


Satıcı malları göndermez veya gönderdiği mallar siparişe uygun bulunmaz ise ithalatçı güç durumda kalacak ve zarara uğrayabilecektir.

Peşin ödemeye ilişkin transfer talepleri, bankalarca talebi izleyen 10 iş günü içinde Türk parası ile yapılacak ödemelerde Türk Lirası, döviz ile yapılacak ödemelerde cari kurdan karşılığı Türk Liraları tahsil edilerek ithal müsaadesi düzenlenmek suretiyle sonuçlandırılır. İhracatçı firma tarafından malların gönderilmemesi halinde, ithalatçılarca mal bedellerinin ithal vadesinin bitiminden itibaren en geç 90 gün içinde yurda getirilmesi zorunludur.

Satıcıya en fazla güvence sağlayan yöntem budur. Çoğunlukla ilk kez mal alan ve tanınmayan müşterilere uygulanır. Ön ödemenin diğer bir yararı da ihracatçıya, pazarlama risklerine karşı bir güvence sağlamasıdır. Yani, yöntem aynı zamanda ithalatçının, ihracata hazırlanan malı satmaktan vazgeçmesine karşı bir önlem durumundadır.

Bunun dışında o satıcının malına piyasada çok büyük bir istem olması bir an önce mala sahip olmak isteyen alıcıyı bu yöntemi kabul etmeye yöneltebilir.

2.1.2 MAL MUKABİLİ (AÇIK HESAP)

Ticari hayatta açık hesap, serbest yükleme gibi adlar da olan mal mukabili ödeme şeklinde; peşin ödemenin tersine, ihracatçı bedelini almadan malı alıcıya göndermekte ve bu bakımdan ithalatçıya tam bir güven duymaktadır.

Mal mukabili ödeme şekli, satıcının alıcıya ve alıcının ülkesinin döviz transfer olanaklarına güven duyduğu hallerde uygulanan bir ödeme şeklidir.
Mal mukabili ithalatta düzenlenen ithal müsaadesi “G” nüshası ve vesaik portföyümüzde bulunuyoruz müşteri talebinde amir bankanın talimatına uygun olarak gerekli ithal vesaiki ithalatçıya teslim edilir. Muhabir banka vesaikinin;
- Mahalli para karşılığında, veya
- Bedelsiz
Olarak ithalatçıya teslimini istemiş olabilir.
Mahalli para karşılığı teslim söz konusu ise, mal bedelinin Türk Lirası karşılığı banka tarafından blokeye alınarak ithal vesaiki müşteriye teslim edilir.

Mal bedelinin havale şeklinde gösterilmesi veya mal bedeli için keşide edilen poliçe bedelinin bankalar aracılığı ile tahsil edilmesi hallerinde bankaların sorumlulukları mal mukabili ödemede taraf oldukları içindir.

2.1.3 VESAİK MUKABİLİ ÖDEME (TAHSİL VESAİKİ)

Tanım olarak tahsil vesaiki, bir bankanın, bedelini tahsil ettikten yada poliçeyi kabul ettirdikten sonra ithalatçıya teslim ettiği vesaik türüdür.

Bu ödeme şeklinde; mal ihracatçı tarafından sevk edildikten sonra belgeler tahsil emri ekinde ihracatçı bankasına veya ithalatçı bankasına verilir.

Çünkü malın sevkini veya hizmetin yapılmasını parasının ödeneceğini güvence altına almadan önce gerçekleştirmektedir.

Tahsil vesaiki işleminde yer alan taraflar:
• İhracatçı
Yüklediği mallara ilişkin belgeleri tahsil talimatı ile birlikte bankasına verir. Akreditifde amir, ithalatçı olduğu halde tahsil vesaikinde amir ihracatçıdır.
• Tahsile Gönderilen Banka
İhracatçının seçtiği ve belgelerini ithalatçının ülkesindeki bir bankaya gönderen bir bankadır.
• Tahsil Eden veya İbraz Eden Banka
Tahsil vesaikini ödeme ya da kabul karşılığında ithalatçıya veren bankadır. Aynı bir banka olabileceği gibi, tahsile gönderilen bankanın şubesi de olabilir. Tahsil ettiği paraları havale eder. Ancak kimi zaman doğrudan doğruya ihracatçının gönderdiği de görülebilir. Ayrıca ihracatçının o ülkedeki temsilcisi veya doğrudan ithalatçı da vesaiki verebilir.
• İthalatçı
Kendisine sunulan belgelerin bedelini öder yada vadeli bir poliçeyi kabul eder.

2.1.3.1 Tahsil Vesaikinin İhracatçı İçin Avantajları:

1) İthalatçının ödeme yapmadan ya da vadeli bir poliçeyi kabul etmeden malları çekemeyeceğini bilir.
2) Ödeme veya kabule değin mallar üzerindeki sahipliğini sürdürür.
3) Bu yöntem yalın ve ucuzdur.

2.1.3.2 Tahsil Vesaikinin İthalatçı İçin Dezavantajları:

1) İthalatçı mal bedelini ödemeden veya poliçeyi kabul etmeden malları göremez.
2) Poliçenin kabul edilmesi söz konusu olduğunda yasal bir yükümlülük altına giren alıcı ticari saygınlığını ortaya koymakta, bir anlamda ipotek altına almaktadır.
2.1.3.4 Tahsil Vesaikinin İthalatçı İçin Avantajları:

1) Malların varmasından sonra ödeme yapabilmesi bir anlamda finansman sağlar.
2) Ucuz ve yalın bir yöntem olup maliyeti düşüktür.
3) Ödeme yapılmadan önce vesaiki, kimi zaman da malları inceleyebilmesi lehte bir durumdur.

2.1.3.5 Tahsil Vesaikinin Tesliminde 3 Yöntem İzlenebilir.

a) Ödeme Karşılığı Vesaik Teslimi:
Tahsil bankası vesaiki “derhal ödeme” karşılığında teslim eder. Ancak kimi ülkelerde yerel yasalar bu uygulamayı engeller. Örneğin; vesaikin bedelinin yerel para birimi üzerinden ödenmesi ve böylece serbest bırakılması gerekebilir. Bugüne değin yapılan uygulamalar, ithalatçıların mallar gelene kadar ödemede bulunmayı reddetmeyi yeğ tuttukları gösterilmiştir.
b) Kabul Karşılığı Vesaik Teslimi:
Tahsil bankası / ibraz eden banka aldığı talimat doğrultusunda vesaiki, ithalatçının vadeli bir poliçeyi kabul etmesi üzerine teslim eder.
İhracatçılar ithalatçıya güvenemedikleri için bir bankanın aval veya ödeme kredisi vermesini isteyebilirler.

c) Taahhüt Mektubu Karşılığı Vesaik Teslimi:
Kimi ülkelerde tahsil bankası alıcıya bir taahhütname imzalanması karşılığında vesaiki verebilir. Bu taahhütnamenin içeriğini vesaiki gönderen banka ve ihracatçı saptar.

2.4.1 MALIN ELDEN ÇIKARILMASINDAN SONRA ÖDEME KONSİNYE SATIŞ

Bu tür ödeme şeklinde mal ithalatçının ülkesine önceden gelmekle, ithalatçı da malın satışını yaptıkça satış bedelinden kendi komisyonunu düşmekte ve kalan miktarı ihracatçıya göndermektedir.
Konsinye satış normal yollarla satışı zor olan ve alıcının görüp beğenmesini gerektiren mallar için söz konusudur. Daha çok yaş meyve ve sebze gibi bozulabilir ve fiyatı günlük mal arzına göre değişebilen mallarda konsinye ihracat yapılmaktadır.
Tamamen güvene dayalı bir yöntemdir. İhracatçı, mallar satıldığında paranın gönderileceğinden bir endişe duymamaktadır. Taşıdığı yüksek risk dolayısıyla konsinye satış yöntemi pek tercih edilmez. Türkiye’de belirli bir makamlardan izin alınarak konsinye satışa izin verilebilir.
Yine Türkiye’nin ihracat rejiminde yer alan diğer bir ödeme yöntemi de “müşterek hesap” tır. Mal gönderilirken taraflar belli bir asgari fiyat üzerinde anlaşırlar. Eğer mallar o fiyatın üzerinde satılırsa sağlanan kazanç iki firma arasında anlaşmada varılan belirli bir oranda paylaşılır.

2.1.5 KABUL KREDİLİ ÖDEME

Gerek yurdumuzda gerekse dünyada hayli yaygın bir kullanım alanı bulan kabul kredili ödeme, ithalatçının ihracatçı tarafından belirli bir süre için finanse edilmesi, bir diğer deyiş ile ödemenin ilerdeki bir tarihte yapılabilmesi olayıdır.

Kabul kredisi alıcının satın aldığı malın bedelinin belirli bir vadede ödeyeceğini, satıcıya garanti eden bir kredi türüdür.
Bu kredi satıcının ibraz edeceği vesikalı poliçenin ithalatçının (alıcının) bankası veya bu bankanın satıcının ülkesindeki muhabiri veya ithalatçı tarafından kabul edilmesi suretiyle kullanılmaktadır.
Kabul edilen poliçeyi satıcı (ihracatçı) kendi bankasına iskonto ettirecek mal bedelini poliçe vadesinden önce tahsil etme imkanına sahiptir.

2.1.6 AÇIK VADELİ ÖDEME

Açık vadeli ödeme şeklinde ihracatçıya vadenin devamınca bir belge ya da bir 3. Kişinin (örneğin banka) kredi vaadi veya bir garanti sayesinde teminata bağlanmış bir kredi düzenler. Açık vadeli ödeme şartı ile satış yapılır. Bu ödeme şartı diğer yabancı müşterilere riskli oluşu ve parasal yükü nedeniyle yalnızca çok istisna hallerde tanınmaktadır. İhracatçıların, ithalatçıya ödeme yönünde (vadenin muacceliyetinde) banka kararıyla bir senet ibraz ettirmesi ile mümkündür.

2.1.7 AKREDİTİFLİ ÖDEME

Dış ticarette çok yaygın olarak kullanılan bir ödeme şeklidir. İthalatçı firma almayı karalaştırdığı malın karşılığını, kendi bankasına talimat vererek, ihraç eden firmanın bankasına bir kredi mektubu ile mal ihraç edildiği takdirde ödemeyi taahhüt ettiğini bildirir.


Bu taahhüdün yapıldığı belgeye akreditif denir.
Diğer bir ifade ile akreditifler satış sözleşmesi konusu malların bedelinin ödenmesini sağlamakla birlikte, satış sözleşmelerinden tamamen soyut işlemlerdir.

III. BÖLÜM
AKREDİTİF İŞLEMLER
3.1 AKREDİTİFİN TANIMI

Uluslar arası bankacılık çevrelerinde geniş anlamı ile vesikalı krediler olarak anılan akreditif, ihraç edilen malların bedellerinin ödenmesi konusunda geliştirilmiş özel ve teknik bir finansman yöntemidir.

Satıcının talebi üzerine alıcının (ithalatçının) ülkesindeki bir banka aracılığı ile ithal edecekleri mallar için tespit edilen sürede saptanan satış şartlarının yerine getirilmesi kaydıyla, belirli bir meblağ için satıcı lehine (ihracatçı) ihracatçının ülkesindeki bir banka nezdinde açtıracağı kredi hesabıdır.

Yetkili bankalar TC. M.B şubelerinden kuvertür talebinde bulunur. M.B şubeleri kuvertür temin işleminden sonra ithal müsaadesini hazırlar ve tekrar yetkili makamlara gönderir. Yetkili bankalar ise ithal müsaadesinin bir nüshasını giriş müdürlüğüne, bir nüshası da ithalatçıya gönderir.

3.2 AKREDİTİFTE TARAFLAR

Bir akreditif işleminde bulunan taraflar aşağıdaki şekilde inceleyebiliriz.
Akreditif Amiri: Alıcı / ithalatçı firma olup bankasına akreditif talimatı vererek işlemi başlatan taraftır. Satıcı ile yaptığı akid veya oradan aldığı pro-forma faturaya göre akreditifin cinsi, şartlarını ve aranılacak belgeler ile bu belgelere ait detayların bulunduğu akreditif açtırma teklif mektubunu bankasına ileterek akreditifin içeriğini belirler.

Rezervlerin olmaması halinde ödeme yapılarak kendisine ileten belgelerin en kısa zamanda içerisinde incelenmesi ve varsa herhangi bir itirazı bankasına iletmek, aksi takdirde belgeleri kabul ederek bankasına ibra etmek.

Bankasıyla yaptığı akreditif sözleşmesine göre girdiği taahhütleri yerine getirmek.
Amir Banka: Amirden yani ithalatçıdan aldığı emir üzerine akreditif açan bankadır. Borçlu durumda olan bankadır. Akreditif açmadan önce ithalatçı ile akreditifden doğan borçların ödenme şeklini içeren ve adına akreditif sözleşmesi denen bir söz imzalanır. Bunun imzalanmasından sonra banka belirli koşulları yerine getirmek kaydıyla ihracatçının belirli bir miktara kadar çekeceği poliçeyi ödeyeceğini taahhüt eder ve akreditif mektubu ya da akreditif açma emri adına verilen belgeyi hazırlayarak ihracatçının ülkesindeki kendi muhbiri aracılığıyla ya da akreditif amiri eliyle ihracatçıya gönderir.

Amir bankanın amir ile lehdar arasındaki satış sözleşmesi ile bir ilgisi yoktur. Ancak bankanın sorumluluğu akreditifin şartlarına bağlıdır. Banka risk altına girmemek için ödemede bulunurken akreditif şartlarına tamamen uymuş olup olmadığını büyük bir dikkatle araştırmak zorundadır.

İhbar Bankası: Amir bankadan aldığı akreditif metninde belirtilen görev uyarınca akreditifi satıcıya ya da satıcının bankasına ihbar eder. Aracı banka Amir bankanın akreditif açtığı, yani küşad mektubu gönderdiği bankadır. Bu banka akreditifi ihracatçıya bildiriyorsa, aynı zamanda ihbar bankasıdır.

Teyit Bankası : Lehdara akreditif teyit eder. Başka bir deyişle, vesaikin akreditif koşullarına uygun olarak ibraz edilmesi halinde ödeme yapmayı ya da poliçeyi kabul etmeyi taahhüt eder. Böylece amir bankaya ilişkin, vesaik ibrazı karşılığında lehdara ödeme yapan teyit bankasının rambursman için başvurduğu amir bankanın veya onun görevlendirdiği rambursman bankasının ödemeyi karşılayamaz riskini üstlenmiş olur.

İştira Bankası : Satıcının vesaiki ibraz ettiği banka olup, vesaikinin tetkiki sonucu akreditif şartlarına uygunluğuna kara verilerek vesaiki iştira eder.(satın alır) ve bu duruma göre ya da ödeme bankasına gönderir.

Rambursman Bankası : Amir bankanın belirlediği ödeme bankasıdır. Amir bankadan aldığı talimata göre adı belirtilen bankanın belirtilen zaman içinde talebine istinaden ilgili bankaya ödeme yapar ve yaptığı ödeme tutarı ve masraf ve komisyonlarını ilave ederek amir bankanın hesaplarını borçlandırır. Akreditifle belirtilen rambursman bankasının hesaplarını borçlandırır. Akreditifle belirtilen rambursman bankasının ödemeyi yapmasından veya geç yapmasından amir banka sorumludur.

Lehdar : Lehine akreditif açılan, ihraç ettiği malın bedelini akreditif şartlarına uygun olarak ibra ettiği vesaik karşılığında aracı bankadan tahsil veya düzenlediği poliçenin kabulünü aracı kanalı ile temin eden taraftır.

3.3 AKREDİTİF İŞLEMİNİN YAPILIŞ ŞEKLİ
a) İki firma aralarında sözleşme yaparlar.
b) İthalatçı firma bankadan ihracatçı firma lehine bir akreditif açılmasını talep eder.
c) İthalatçı firma bankası akreditifi ihracatçı firmanın bulunduğu şehirdeki muhabir bankaya iletir.

d) Muhabir banka akreditifi ihracatçı firmanın bulunduğu şehirdeki muhabir bankaya iletir.
e) İhracatçı firma malları ithalatçıya gönderir.
f) İhracatçı firma malları sevk ettiğine dair belgeleri kendi bankasına verir.
g) (Akreditif teyitli ise) İhracatçı firma mal bedelini kendi bankasından alır.
h) İhracatçının bankası belgeleri ithalatçının bankasına iletir.
i) İthalatçı bankası mal bedelinin tamamını (veya kalanını) tahsil ettikten sonra ödeme şekillerine göre gerekli işlemler yapıldıktan sonra belgeleri ithalatçı firmaya ciro eder.(Akreditif teyitsiz ise aracı bankaya ödeme talimatı verir)
j) İthalatçı firma malı gümrükten çeker.

3.4 AKREDİTİF TÜRLERİ

3.4.1 Vadeden Önce İptal Edilip Edilmeyeceğine Göre
3.4.1.1 Dönülebilir Akreditif :
Lehdarın önceden haberi olmadan ve amirin talimatına istinaden amir bankanın vasıtasıyla şartları değiştirilebilir, veya iptal edine bir akreditif türüdür. Bankanın herhangi bir garantisi söz konusu olmadığı için bu tür akreditiflere uygulamada çok ender rastlanmaktadır.

3.4.1.2 Dönülmez Akreditif

Bu tür akreditifler açılışı lehdar bildirildikten sonra satıcının amir bankanın ve varsa teyit eden bankanın onayı olmaksızın iptal edilemezler, değiştirilemezler. Bu nedenle satıcıya yeterli güvence sağlandığından yaygın olan akreditif türüdür.

Eğer bir akreditif “dönülemez” olarak açılırsa, bu akreditif, akreditifi açan bankanın satıcıya karşı kesin ödeme taahhüdünü oluşturur. Akreditifi ihbar eden bankanın hiçbir ödeme taahhüdü yoktur, ihbar eden banka havaleyi almadıkça satıcıya ödeme yapmak zorunda değildir.
a) Teyitli Ödeme Akreditifi
Normal olarak akreditif bedelinin ödenmesini akreditifi açan banka, yani alıcı ülkesindeki bankanın da ödeme sorumluluğuna katılmasını yani akreditifi teyit etmesini isteyebilir. Bu durumda amir banka akreditif açılışını bildirirken teyitli ibaresini yazar, lehdar banka da amir bankaya güvendiği takdirde akreditifi teyit eder, yani kendi garantisini ortaya koyar. Böyle bir akreditif artık teyit eden bankanın satıcıya (lehdara) karşı kesin ödeme taahhüdünü oluşturur.
b) Teyitsiz Dönülemez Akreditifler
Lehdar bankanın herhangi bir garantisi söz konusu değildir. Yalnızca akreditifi açan bankanın garantisi vardır. Akreditifi açan bankanın yüzde yüz garantisinden bahsedebilmek için de, akreditifin dönülemez olması lazımdır. Teyitsiz bir akreditifte, lehdar banka lehdara yalnızca akreditifi ihbar eder, ödeme söz konusu değildir.

3.4.2 Bir Defa Kullanılmakla Hükmünden Düşüp Düşmeyeceğine Göre:
3.4.2.1 Adi Akreditif :
Akreditif talimatında belirtilen limit çekilecek poliçelerle birer defa kullanılınca devredilip hükmünden düşer. Bu tür akreditif de akreditif limitini toplam olarak aşmamak kaydıyla birkaç defa poliçe çekilebilir.

3.4.2.2 Rotatif Akreditif:

Akreditif koşulları gereğince; bir kısmı veya tamamı kullanıldıkça herhangi bir değişiklik olmaksızın eski tutar dahilinde otomatik olarak yinelenen akreditiflerdir, dönülebilir ve dönülemez olabilirler.

3.4.3 Ödeme Biçimi Yönünden
3.4.3.1 İbrazında Ödemeli Akreditif:
Gerekli belgelerin ibrazında lehdara ödemede bulunulması şartıyla açılan akreditiftir. İbrazında ödemeli akreditifte, ithalatçı ödemeyi bankası ile olan anlaşmaya göre ya da akreditif açıldığı tarihte, ya da ithalatçının malı sevk edip, belgeleri kendi bankasına teslim ettiği zaman yapmaktır.

3.4.3.2 Vadeli Akreditif:

Vadeli akreditifle müşteriye bir nevi kredi açılmaktadır. Müşteriye belirli bir vade tanınarak mal bedeli vade sonunda tahsil edilmektedir. Bir takım belgeler alınarak garanti teyit edilir. Alınana bu belgeler kıymetli evrak niteliği olmadığı için poliçe gibi kırdırılamaz. Vade sonunda malların bedeli tahsil edileceğinden ithalatçının malları beğenmeyip ödemeden kaçma imkanı yoktur.

3.4.3.3 Kabul Kredili Akreditif:

Kabul kredili akreditif de ihracatçı malları ihraç ettikten sonra sevk belgeleri ile birlikte teyit bankası, amir banka veya akreditif amiri tarafından kabul edilmek üzere bir poliçeyi kendi bankasına verir. Poliçe kabul edildikten sonra ihracatçıya geri verilir. İhracatçı ise poliçeyi ıskonto ettirir, isterse vadesine kadar bekler ve vadesinde parayı tahsil eder.


3.4.3.4 Kırmızı Şartlı Akreditif:
Kimi zaman lehdarların malları duruma göre satın alabilmeleri yada üretebilmeleri ve yüklemelerini yapabilmeleri için avansa gereksinimleri olabilir. İthalatçı ile daha önce yaptıkları anlaşmanın sonucunda, akreditif mektubunda koşulları belirtildiği üzere kendilerine akreditif bedelinin tümü ya da bir kısmı avans olarak verilir.
3.4.3.5 Yeşil Şartlı Akreditif:

Bu tip akreditifler ihracatçıya sevkıyattan önce peşin ödeme olanağı veren akreditiflerdir. Kırmızı şartlı akreditiflerden farkı avans aşamasındadır. İhracatçıya sevkiyattan önce hazırlanmış olduğu bir bölüm malları bir üçüncü şahıs ambarına depolamakta karşılığında ambar teslimi makbuzu almaktadır.

3.4.3.6 Akreditifi Karşılığında Açılan Akreditif:

Devredilebilir akreditiflere aynı amacı taşıyan akreditif karşılığında açılan akreditifler lehdarın asıl malları üreticisi olmaması yada mevcut akreditiflerin devredilmemesi veya devredilebilir olmakla birlikte ihtiyacı karşılamaması halinde kullanılırlar. Bu akreditifte diğerlerinden farklı olarak iki alım-satım anlaşması vardır.

Malın asıl üreticisi ile de anlaşmalar sonucunda ilk olarak ihracatçı konumunda olduğu akreditif devreye girmekte, sonra ise akreditif karşılında açılan kredinin lehdarın malları başka ülkedeki asıl satıcısıdır. Amiri ise ihracat kredileri daha kısa olması gerekmektedir. Bu hususlar dışında akreditif karşılığında açılan akreditif ihracat akreditifi ile aynı olarak gerçekleştirilir.

3.4.3.7 Devredilebilir Akreditif:

Akreditif tutarının tamamının veya belirli bir kısmının lehdarı tarafından diğer bir firmaya yada firmalara devredile bilmesinin mümkün olduğu akreditiflerdir. Devredilebilir bir akreditifin lehdarı genellikle asıl satıcı veya üretici olmayıp aracı konumunda olan firmalardır.

Bunlar, özellikle büyük tutardaki mal alım-satımlarında yeterli mali güce sahip olmadıklarında devredilebilir akreditifi finansman aracılığı olarak kullanmaktadırlar. Devredilebilir akreditifler sadece taşıdıkları şartlar altında devredilebilirler. Ancak akreditif metninde, akreditif tutarı ve malların birim fiyatı azaltılabilir. Diğer yandan akreditif vadesi, belgelerin ibraza süresi ve en son sevk tarihi kısaltılabilir.

3.4.3.8 İhtiyat Akreditifi:

Bir ödeme garantisi işlemine sahip olup ihtiyat akreditifi üçüncü bir şahıs ile yapılmış bulunan sözleşmenin ifa edilmemesi halinde ödemede bulunacağını teyit eden akreditiflerdir.

3.4.4 Açılış Biçimleri Yönünden
3.4.4.1 Aslında Doğrudan Lehdara Hitaben Düzenlediği Akreditifler:

MTO’nun standart akreditif formu bu tür olup aslı lehdara iletilmek üzere kopyası eşliğinde ihbar/teyit bankasına postalanır. Bu banka amir bankanın imzalarını kontrol ederek akreditifin aslını, üzerindeki kendisine ayrılan yere gerekli ihbar/teyit kaydını koyup kaşeledikten sonra lehdara gönderir.

3.4.4.2 Lehdarın Ülkesindeki Bir Muhabire Hitaben O Banka Nezdinde Açılan Akreditifler

MTO formunun dışında ve genellikle teleksle açılan bu akreditifler doğrudan ihbar/teyit bankası nezdinde açılır.

3.4.4.3 Lehdarın Ülkesi Dışındaki Bir Ülkede Bulunan Bir Muhabir Nezdinde Açılan Akreditifler

Lehdarın bulunduğu ülkede muhabiri bulunmadığından amir banka önceden onay olarak bunu ülkede muhabiri bulunan başka bir ülke bankası nezdinde akreditif açabilir.

3.4.5 Rambursman Biçimi Yönünden:
3.4.5.1 Karşılıklı Hesap İle:

Uygun vesaikin ibrazı üzerine lehdara ödeme yapan banka kredi nezdindeki amir banka hesabını borçlandırır. Buna peşinen yetki verilmiştir. Vesaiki iştira eden bankanın amir banka nezdindeki hesabı varsa bu hesabın amir banka tarafından alacaklandırılması ile de rambursman sağlanabilir.

3.4.5.2 Üçüncü Banka Nezdinde Rambursman Tesisi İle:

Uygun vesaikin ibrazı üzerine lehdara valörlü ödeme yapan ihbar/teyit bankası akreditif de ismi belirtirilen bir rambursman bankasına şifreli teleks çekerek vesaik bedellerinin ve komisyonlarını talep eder. Bunun için amir banka akreditif açılışı sırasında rambursman bankasına talimat vererek ihbar/teyit bankası lehine rambursman tesis eder. Bu durumda iştira bankası, uygun vesaiki amir bankaya gönderirken rambursman bankası üzerine çekeceği poliçeyi bu bankaya göndererek, poliçe tutarının hesabına alacak kaydını talep eder. Ancak, poliçenin yerine ulaşması zaman alacağından teyitli akreditiflerde bu metot valör kaybına neden olur.

3.4.5.3 Doğrudan Amir Bankadan Rambursman Talebi İle:

Akreditifin rambursman şartında vesaik tutarının amir bankadan talep edileceği hususu yer alıyorsa uygun vesaikin ibrazı üzerine iştira bankası bu durumu teleksle amir bankaya bildirerek vesaik tutarını ve komisyonunu ismini verdiği bir banka nezdindeki hesabına alacak kaydetmesini talep eder.

3.4.5.4 Anlaşma Hesapları Kanalıyla:

İki ülkenin merkez bankaları arasında yapılan anlaşma ile ticari ilişkilerin ikili anlaşma hesapları vasıtasıyla yürütülmesi öngörüldüğünde bu iki ülkenin ticari bankaları birbirleri nezdinde akreditif açarken anlaşmada belirtildiği şekilde kendi merkez bankaları vasıtasıyla karşı ülkenin merkez bankası nezdinde muhabirleri lehine rambursman tesis eder ve bunu akreditifin içeriğinde belirtirler. Yerel iştira bankası akreditif şartlarına uygun vesaikin kendisine ibraz edildiği beyanıyla ve yetki mektubunu rücuen merkez bankasına başvurarak akreditiflerin kullanılan tutarı ve komisyonu ülke parası üzerinden tahsil eder ve lehdara öder.

3.5 AKREDİTİFTE SÜRELER
3.5.1 Akreditif Vadesi:

Akreditifli ödeme şeklindeki satıcı firmanın, akreditif konusu mallara yüklendikten sonra vesaikini akreditif mektubunda şart konulan diğer vesaikle birlikte muhabir bankaya ibraz etmek suretiyle sevk ettiği malın bedelini talep ve tahsil etmeye hakkı bulunduğu sürece akreditif vadesi denir.

3.5.2 Yüklenme Vadesi:

Amir, malların gelişini kontrol altına almak için malların belirli bir tarihten önce yüklenmesini isteyebilir bunun için vade koyarak yüklenme zamanını sınırlar.

Bu durumda bankaya ibraz edilen belgeler arasındaki taşıma belgesinin yükleme vadesinden geç olamaz. Olursa rezerv konusudur. Akreditifte yükleme vadesi belirtilmemişse akreditif vadesi aynı zamanda yükleme vadesi olarak kabul edilir. Öte yandan akreditif vesaikinin taşıma belgesinin tarihinden itibaren 21 gün içinde bankaya ibraz edilmesi gerektiğinden akreditiflere konan “vesaik” taşıma belgesinin tarihinden itibaren 21 gün içinde, fakat akreditif vadesi içinde ibraz edilmelidir şartı yaygın ve popüler bir çözüm yoludur.

3.6 AKREDİTİFİN YARARLARI

Akreditif işlemi, hem ihracatçıya hem de ithalatçıya bir takım yaralar sağlar. İhracatçı için sağladığı yaralar şu şekilde sıralayabiliriz;

• İhracatçı akreditif koşullarına uyarak bir satış işlemi akreditifli olarak yaptığında malın bedelini tahsil edeceği garantidedir.
• İhracatçının çalıştığı bankanın akreditifi teyit edilmiş olması halinde transfer söz konusu olmayacaktır.
• İhracatçı, kendi adına açılan akreditife dayanarak sağlayacağı banka kredisi ile finansman imkanı bulduğundan ihracatını geliştirmeye devam eder.
İthalatçıya sağladığı yararlar;

• İhracatçı akreditif şartlarına uygun vesaiki amir bankaya teslim etmesi kaydıyla mal bedelini amir bankadan tahsil etme imkanına kavuşur.
• Bu tür ödeme biçiminde ithalatçı, ihracatçı ile malın teslim tarihi konusunda da bir anlaşmaya varılır.
• Akreditifli satışta ihracatçı gerekli koşullara uyduğu takdirde malı ithalatçıya en makul fiyattan satar. Öte yandan ithalatçı malların gönderilmesine kadar hiçbir ödeme yapmayarak ihracatçıdan kredi sağlama olanağına kavuşur.

3.7. AKDERİFİTE KULLANILAN BELGELER

3.7.1. Ticari Fatura (Commercial Invoice)
3.7.2. Taşıma Belgeleri
3.7.2.1. Deniz Yolu Taşıma Belgeleri
- Port to Port Bill of Lading
- Combined Tranport Bill of Lading
- Short from Bill of Lading
- Liner Bill of Lading
- Charter Party Bill of Lading
- Non-Negotiable Sea Waybill
3.7.2.2. Hava Yolu Taşıma Belgeleri
3.7.2.3. Karayolu Taşıma Belgeleri
- FIATA FCR (Nakliyeci Makbuzu)
- FIATA FCT Belgesi
- FIATA FBL Belgesi
- CMR Karayolu Taşıma Belgesi
3.7.2.4. Demiryolu Taşıma Belgesi (Hamule senedi)
3.7.2.5. House Bill of Lading
3.7.3 Sigorta Poliçesi
3.7.4. Diğer Belgeler
3.7.4.1. Çeki Listesi
3.7.4.2. Koli Ambalaj Listesi
3.7.4.3. Sağlık Sertifikası
3.7.4.4. Bitki Sağlık Sertifikası
3.7.4.5. Kontrol Sertifikası
3.7.4.6. Menşe Şehadat Namesi
3.7.4.7. Dolaşım Belgesi
3.7.4.8. İhracat Bilgi Belgesi/Kota Belgesi
3.7.4.9. Tekstilde Kota Belgesi ve ÖKO Belgesi
3.7.4.10. Finansman Belgeleri

BÖLÜM 4
BANKALARA VE FİNANS KURULUŞLARINCA UYGULANAN ULUSLAR ARASI FİNANSMAN ARAÇLARI

4.1. FACTORİNG
4.1.1. Tanımı

Factoring konusunda literatürden çok çeşitli tanımlar yer almaktadır. Bunlardan bazıları şu şekildedir.

• Factoring kredili satış yapan firmaların bu satıştan doğan alacak hakların bankalara veya bu konuda uzmanlaşmış diğer finansman kuruluşları satmalarıdır.
• İç ve dış ticarette 180 günden daha kısa süreli işlemlerde kullanılmakta olan, alacak hakkının satın alınması işlemidir.
• “Factoring” büyük çapta kredili satış yapan satın alınması şeklinde yapılan bir faaliyettir.
• Factoring işlemi bir işletmenin pasif varlıklarının ticari büyümenin aktif bir aracına dönüştürülmesi işlemidir.
• Ön ödeme Şeklindeki finansal hizmetlerden yararlanması olarak tanınan Factoring ülkemizde başta banka ortaklık kurumlar aracılığı ile sunulan bir finansman türüdür.

Bir firmaya borç veren kişi komisyon olarak satış yapan kimse olarak açıklanan bu kelime günümüzde de benzer bir anlam taşımakta, modern Factoring uygulamalarında factoring işlemi yapan firma anlamında kullanılmaktadır.

4.1.2. Tarihsel Gelişimi

Türkiye’de ise 1870’li yılların sonlarına doğru factoring işlemleri uygulama alanı bulmuş ve malın hızlı bir gelişme göstermeye başlamıştır.

Türkiye’de ilk factoring kuruluşu 1988 yılında iktisat bankası tarafından kurulmuştur. Ülkemizde factoring işleminin yaygınlaştırılmasının başlıca nedenleri, eleman ve alt yapı yetersizlikleri olarak ortaya konmaktadır.

Factoring sektöründe son yıllarda giderek artan şirket sayısı henüz yeterli derinlik kazanmamış sektörde rekabeti artırmakta ve bazı haksız rekabet kurumlarına da yol açmaktadır. Bu olgu, bir yandan sektörde riski artırırken hizmet kalitesini de olumsuz etkilemektedir.

4.1.3 Factoring İşleminin Fonksiyonları
4.1.3.1. Finansman Kredilendirme Fonksiyonu

Eğer firma, alacaklarının factoring şirketine satıyorsa, böylece alacaklarının vadesinden önce tahsil ettiği gibi kaynak sorununu çözmüş olduğundan enflasyondan da korunmuş olur.

4.1.3.2. Hizmet Fonksiyonu

Vadeli alacakların devredilmesiyle birlikte hesapların tüm takip işlemleri factoring şirketi tarafından yapılmaktadır. Müşteri firmanın diğer şirketlere yapmış olduğu tüm kredili satış ve muhasebe kayıtlarına aktarılmakta, dolayısıyla müşteri firmanın tüm borç ve alacak, vergi vb. durumu takibe alınmalıdır.

4.1.3.3. Teminat Fonksiyonu

Bu fonksiyon factoring şirketinin kendisine devre olunan alacaklar bakımından alacağın tahsil edilememesinin riskinin üstlenilmesidir. Böyle bir risk durumunda , factoring şirketi müşteriye her türlü rücu imkanından vazgeçmektedir.

4.1.3. Factoringte Taraflar
4.1.4. Factoringin Özellikleri

Factoring işleminin konusunun, tüketim malları ve kısa vadeli yatırım malları ve hizmet edinimleri oluşturur. Factoringin konusunu 30-180 gün arasındaki alacaklar oluşturur. Factoringte genel kural olarak alacağın %80-90’ı finanse edilmektedir. Bu maliyet-müşterinin ödeyeceği faiz, komisyon ve harçlardan oluşmaktadır.

4.1.6 Factoringin İşleyişi

• Factoring şirketi hizmet fonksiyonu ile satıcı firma mali tablolarını, kuruluş ve son sicil gazetesini, çalıştığı bankaları, yıllık ticaret hacmini, çalışma şeklini vb. olayların hepsini factor’a şirketine bildirir.
• Factor, garanti vermek müşteri firmaya ise alıcı hakkında, satıcı firmanın ön ödeme istemesini durumunda ise , satıcı firma hakkında gerekli incelemeleri yapar.
• Factoring şirketi, değerlendirmeleri sonucu alıcı için belirlediği garanti limitini, müşteri ön ödeme istemesi durumunda ayrıca satıcı firma için belirlediği finansman limitini imzalanacak factoring işlemi sözleşmesinin şartlarını, komisyon factoring ücretini satıcı firmaya bildirir.
• Müşteri firmanın yapılan teklifi kabul etmesi halinde factoring şirketi factoring sözleşmesi imzalanır.
• Müşteri firma, ödemelerin factoring şirketine yazılacağını belirten temlik notlu fatura ve factoring işlemine başladığı belirten başlangıç mektubu ile birlikte alıcıya gönderilir.
• Müşterinin nakit ihtiyacına göre factoring şirketi temlik edilen fatura bedelinin azami %80 veya anlaşmaya varırlar.
• Factoring şirketi fatura bedelinin vadesinde alıcıdan tahsil eder.

4.1.7 Factoring Türleri

4.1.7.1 Tam Servis Factoring: Günümüzde factoring hizmetleri verdiği sektörler içinde tekstil sektörü &40-50 ağırlığa sahiptir.

4.1.7.2 Rücu Hakkı Saklı Factoring: Factoring kuruluş alıcının borcunu ödemesi halinde ortaya çıkacak riski üstlenmekte ve bu hallerde, yapılan peşinat ödemesi satıcıya ödenebilmektedir.

4.1.7.3 Gayri Kabili Rücu Factoring: Borçlunun borcunu ödememesi halinde Factor kuruluşu tarafından üstlenildiği hallerde olur.

4.1.7.4 Ödeme Vadesinde Factoring: Finansman desteğinin verilmediği sadece vadede tahsil yapılmasının müşteriye garanti edildiği türdür.

4.1.7.5 Fatura İskonto Yöntemi: Borcun ödenmesi riskinin ve tahsil işleminin tamamen satıcı firmaya bırakıldığı, sadece finansman desteğinin verildiği factoring türüdür.

4.1.7.6 Tahsilat Yöntemi: Finansman desteği verilmeksizin bir firmanın alacaklarının tahsil edilmesi hizmetinin Factor tarafından sağlanmasıdır.

4.1.7.7 İhracat Factoring: Alacak riskinin borçlunun ülkesindeki muhabir factor tarafından üstlenildiği ve ihracatçıya finansman desteği sağlandığı türdür.
4.1.7.8 İthalat Factoring: İthalatçının bulunduğu ülkedeki factor yurt dışındaki muhabiri aracılığı ile yurt dışındaki ihracatçı firmaya ödemenin yapılması garantisinin verildiği ve yurt içindeki ithalatçı firmanın akreditif açmaksızın ithalat yapabilmesini sağlayan factoring türüdür.

4.1.7.9 Örtülü Factoring: Belli bir yüzde için finansman riskini karşılar. Kısmi sigortanın getirdiği bir finansman bankası söz konusudur.

4.1.8 FACTORİNG’İN AVANTAJLARI

Factoring işleminin müşteri firma için sağladığı yararları, factoring işleminin içerdiği fonksiyonlara göre ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.
a) Eğer factoring şirketi, finansman hizmeti yapıyorsa, müşteri firmanın alacaklarını, vadesinden önce, kısmen ödemektedir. Bu durumda şu yararlar sağlamış olacaktır;
• Düzenli bir nakit akışı sayesinde, firma alımlarında giderek bir indirim sağlayabilir.
• Nakit akışını gerçekçi hazırlayarak en verimli şekilde düzenleyebilir.
• Mevsimsel satış artışlarının daha kolay finanse etmek imkanına kavuşmuş olur.
• Kredi kurumlarına daha düzenli ödeme yapabileceklerinden kredi değerlilikleri artar.
• İhracat factoringinde ön ödeme döviz olacağından firmanın kambiyo işlemleri kısa sürede tamamlanır. (ve KDV başvurusunda bulunabilir.)
• Factoring ayrıca farklı ülkelerdeki firmalar arasındaki dil sorunları ortadan kalkmakta sorunlar, herkesin ana dilleriyle ilgili sorunlarına kendi ana dilleriyle çözülmüş olacaktır.
• Factoring sayesinde firma akreditif açmayacağından bu işlemle ilgili açılış, teyit ve aval komisyonu, posta, teleks ve vergi masrafı içeren maliyet olmamaktadır.
c) Factoring şirketi, garanti hizmeti yapıyorsa, müşteri firma yeni piyasalara daha risksiz girebilmekte ve rekabet avantajı elde edebilmektedir. Bu durumda;
• Factoring şirketi, müşteri firma adına alacakların tahsilatı için gerekli olan işlemleri yürütür.
• Factoring şirketi, müşteri firmalar hakkındaki istihdam yaparak borçlulara belli bir limit tahsil eder. Böylece yükselme grubundaki firmalar ve limitleri daha kolay öğrenilir.
• Uluslar arası işlemlerde alacaklı borçlunun ülkesindeki hukuki düzenlemeler hakkında bilgiye sahip olması, anlaşmazlık durumunda, para ve zaman tasarrufu sağlayarak bir güvence yaratmaktır.
• Factoring şirketi, düzenli bir nakit akış planı sayesinde dönemsel olarak artan satışlar için gerekli finansman ihtiyacını kolayca karşılar. Kredi kurumlarına yapılan düzenli ödemeler, firmanın kredibilitesini arttırıcı rol oynar.

• Firmaların, finansal sorunlarını çözmek ve kolaylaştırmak amacıyla kullanılan ve bankacılık dış alternatif bir araç haline gelen factoring işlemlerinin ülke ekonomilerine yaptıkları etkileri kısaca özetlemek mümkündür.
• Factoring şirketlerinin, alacakların takip ve takip ve tahsil etme işlemlerini yüklemesi durumunda müşteri firmalar, personel, zaman ve bürokratik işlemlerden tasarruf yapmakta ve bu durum firmaların verimliliklerinde olumlu etkiler yaratmaktadır.
• Mal ve hizmet satışların faturalı olarak yapılması durumunda satış gelirlerinin vergilendirilmesi sırasında ortaya çıka aksaklıklar ve kaçaklar önlenir.
• Vadesi dolmadan mal bedelinin peşin olarak tahsil edilmesi firmaların likiditesini arttırır, piyasaların durgunluğa girmesini engeller.
• Bankaların vade faiz farkına karşılık, factoring işlemleri maliyetlerin ucuz olması, özellikle küçük ve orta ölçekli firmaların problemlerini azaltıcı rol oynamaktadır.
• İhracatçının tahsilatta karşılaştığı sorunları ortadan kaldırarak firmaların rekabet gücünü arttırmakla ve yeni piyasalara güvenli şekilde girme kolalığı saylamaktadır.

4.1.9 FACRORİNG’İN DEZAVATAJLARI
En önemli sakıncalarından birisi maliyet unsuru oluşturmasıdır. Çünkü; satıcı, Factoring sözleşmesi çerçevesinde factor komisyonu ve finansman komisyonu öder. Factor komisyonu her türlü muhasebede kayıtların tutulması, alacakların vadesinde tahsil ve takip edilmesi, potansiyel ve mevcut müşterilerin karşılanması yöneliktir. Finansman komisyonu ise peşin olarak yapılan ödemelerle ilgili faiz maliyetini kapsamaktadır. Bu parasal maliyetlere ticari maliyetle ticari mahiyetli bir olayı risk maliyeti eklenir.

4.2 FORFAİTİNG
4.2.1 TANIMI

• Fransızca’da toptan yada götürü anlamına gelen “a forfait” kelimesinden türemiştir. Mal ve Hizmet ihracatından doğan orta vadeli alacakların bankalar veya özel finans kurumları tarafından gayri kabul, rücu şartıyla olan alacaklıların alınması anlamını taşımaktadır.
• Dış ticarette ithalatçının ihracatçı adına düzenlenmiş olduğu senet veya poliçelerin iskonto edilerek Forfaiting House adı verilen kuruluşlar tarafından satın alınmasını ifade eder.
• Forfaiter tarafından belirli bir iskonto oranı karşılığında ve vazgeçilmez bir biçimde satın alınması işlemi olarak ifade edebiliriz.

4.2.2 TARİHSEL GELİŞİMİ

Forfaiting işleminin ilk kez 1950’li yılların sonunda İsviçre Bankaları ve özel kredi kurumlarının kuruluşu ile uygulamaya başladığını söyleyebiliriz. ABD’den sonra SSCB’ye satılmak üzere Federal Almanya’ya tahıl dışsatımında gerçekleştirilmiştir.

Bu finansal yöntem uygulaması Türkiye için oldukça yenidir. Dış pazardaki giderek artan rekabet sonucu, ithalatçılar Factoring yanında, bu finansal tekniğin avantajlarından yararlanmak istemişlerdir. Böylece Türk Bankaları yabancı bir bankanın avalini taşıyan poliçe veya bonoyu satın alarak bir iskonto karşılığında ihracatçılarına da finansman kaynağı sağlamaktadır.

4.2.3 FORFAİTİNG İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR

a) İhracatçı alıcısına altı aydan om yıla kadar veya daha uzun bir süre içinde kredi tanımalıdır.
b) İhracatçı alacağı poliçe veya emre yazılı senet gibi borcun belli bir periyotta ödenmesini sağlayacaktır.
c) Bir devlet kuruluşu veya çok uluslu bir şirket olmadıkça borcun geri ödenmesi Forfaiter’in kabul edeceği bir banka ya da devlet kuruluşu ile gerçekleşir.

4.2.4 FORFAİTİNG İŞLEMİNİN YAPILIŞI
Forfaiting de yurt dışından ithal edilmek istenen bir yatırım malının bedeli, söz konusu olan mallarca ekonomik ömrüne yayılarak taksitlerle ödenir. Bundan sonra İhracatçı alacakları nakde çevirmek için belli bir iskonto oranı karşılığında bir forfaiterle anlaşılır. İhracatçının ithalatçıdan alacağı belgeleri forfaitera vermesi ve karşılığında da iskontolardan sonra alacağını nakit olarak almasıyla ihracatçının artık alışverişle ilgili tüm sorumlulukları biter. Nihayet, forfaiter elindeki ödeme araçlarını vadesi geldiğinde tahsil etmek üzere muhatap konumundaki garantör bankaya verebileceği gibi üçüncü kişilere de verebilir.
İhracatçının finansmanında forfaiting tekniğinin işleyişini şöyle özetleyebiliriz.
- İhracatçı
- İthalatçı
- Aval yada garanti veren banka
- Alacak hakkını satın banka (forfaiter) olmak üzere dört taraf vardır.
Bu dört taraf arasındaki mal, senet ve para akışı şu şekilde olmaktadır.
- Dış satımcı faktörleri ve forfait işlemi
- İthalatçı ihracatçıya sipariş verir.
- İhracatçı malları sevk eder.
- İhracatçı ticari senedi forfaitere verir.
- İthalatçı vade sonunda forfaitere ödemeyi yapar.

4.2.5 FORFAİTİNG’İN ÖZELLİKLERİ

Forfaiting işleminin ihracatçıya yönelik işlemlerde en büyük avantajı, iskonto faizinin forfaiter ile anlaşılan oran üzerinden işlem süresince sabit olarak tahakkuk ettirilmesidir.

4.2.6 FORFAİTİNG’İN AVANTAJALARI
4.2.6.1 İhracatçıya Sağladığı Yararlar

Firma vadeli satışların hemen nakde çevirebildiği için likidesi artmakta, borç bulma ihtiyacı azalmakta ve yeni yatırımları için fon kaynakları zorlanmaktadır.


4.2.6.2 İthalatçının Avantajları

İthalatçı firma sayesinde yurt dışından mal alımında uzun vadeli ve sabit faizli bir finansman kaynağına kavuşmaktadır.

4.2.6.3 Forfaiterin Avantajları

Forfaiting işleminin ve dökümanlarının nispeten basit olması forfaiter için bir avantaj teşkil eder. Yine bu işlemler basın yoluyla kamuya yansımadığından müşteri ilişkileri gizlilik içinde yürütülür.
Eğer, borçlunun bulunduğu ülke de kur, transfer, politikası risk söz konusu değilse her hangi bir yasal sorunla karşılaşılması olası değildir. Yine İthalatçının, garantör bankası güvenilir aval ve garanti vermiş ise ticari riskte söz konusu değildir.

4.2.7 FORFAİTİNG’İN DEZAVANTAJLARI

4.2.7.1 İhracatçının Dezavantajları

İhracatçı forfaiting sonucunda kendisinin rücu edilip edilmeyeceğini konusunda emin olmalıdır. Aksi takdirde bu nedenle, ithalatçının ülkesinin yasal düzenlemesin,, senet aval ve garanti konularındaki işlemleri çok iyi bilmektedir. Eğer ithalatçının garantör bankası forfaiterlar tarafından yeterli güvenceye sahip bulunmamışsa ve işlem de rücu edilebilir türde ise, ihracatçı çıkabilecek problemlere hazır olmalıdır.

4.2.7.2 İthalatçının Dezavantajları

İthalatçının bankadan aldığı aval veya garanti kendisi için bir kredi limitinin kullanılması anlamındadır. Ayrıca, bu işlem için bir garanti ücreti ödemek zorundadır. Ancak forfaitere kesin belgeler (bono, poliçe, garanti) verdiğinden ithal edilen mallar bir sorun ortaya çıktığında ödememe gibi imkanı bulunmamaktadır. Kuşkusuz forfaiterin istediği komisyon ücreti yüksek ise, bu da ithalatçı için dezavantaj sayılır.
4.2.7.3 Forfaiterin Dezavantajları

Rücu edilmez bir forfaiting işlemi söz konusu ise bor ödenmediği takdirde, forfaiterin başvuracağı bir kimse yoktur. Yine forfaiter ithalatçı ülkelerdeki ilgili işleme yönelik mevzuatı iyi bilmezse, sıkıntıya girebilir. Aynı şeklide, garantörün kredibilitesini çok iyi ölçmek zorundadır. Forfaiterin riski senetlerin vadeleri gelene kadar söz konusudur. Bu risk daha çok, döviz kuru ve faiz riskini taşımaktadır.

4.3 LEASİNG
4.3.1 TANIMI

• Kiralayıcı şirketin kiracının talebi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka şekilde temin ettiği bir malın zilyedliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilmemek şartıyla bedeli karşılığında leasing olana bırakılmasını öngören sözleşmelerdir.
• Leasing, herhangi bir yatırım malının bunu kullanmak isteyen kuruluş tarafından satın alınması yerine, bir leasing şirketi tarafından temin edilip söz konusu kuruluşa kiralama şeklinde sağlanması işlemidir.
• Bir diğer adıyla finansal kiralama; yatırım yapılacak malın mülkiyetinin leasing şirketinde kalarak belirli kiralar karşılığında kullanım hakkının kiracıya verilmesi ve sözleşmede belirlenen değer üzerinden sözleşme süresi sonucunda mülkiyet hakkının kiracıya geçmesini sağlayan bir finansman yöntemidir.
• “Leasing” kelime olarak kiralama anlamına gelmektedir. “Leasing” bir kiralama şirketinin (leaser) kiracı konumundaki (lessee) şirketin gereksinimlerine uygun bir menkul yada gayri menkul değeri satın alıp bunu belli bir süre için bu şirketin kullanıma tahsil etmesidir.


4.3.2. TARİHSEL GELİŞİMİ
Günümüzün anlamında, ilk leasing şirketi 1855 Birmingham Vagon Şirketi olarak kurulmuştur. Daha sonra leasing işlemlerinde ABD’de büyük bunalım döneminde, yoğunlaşma görülmektedir. Buradan Avrupa’ya doğru bir yayılma gözlenmiştir. Yaygın bir finansman yönetimi olan leasing öncelikle taşınmaz mallarla ilgili sözleşmeler yaparken son yıllarda, makine, teçhizat gibi sermaye malları vb gibi mallar ve fikri haklar, patent hakları leasing konusunu oluşturmuşlardır. Bu nedenle 1960’lı yıllarda sanayileşmiş ülkelerde gelişen leasing 1970’li yıllardan itibaren çok uluslu şirketler aracılığı ile tüm dünyaya yayılarak 1980’li yıllarda uluslar arası bir nitelik kazanmıştır.

Yurdumuzdaki başta leasing kuruluşları ticaret bankaları tarafından kurulmuştur.(İktisat Bankası tarafından kurulan İktisat Leasing, Yapı ve Kredi Bankası ve Fransız Bankaları işbirliği ile kurulan Yapı Kredi Leasing, İş Bankası, Vakıflar Leasing vb.) Faizsiz çalışan Faisal Finans kuruluşu ve Al Baraka gibi özel finans kuruluşları da isterlerse finansal kiralama yapabilmektedir.

4.3.3. LEASİNGİN ÖZELLİKLERİ

• Leasing özü bir malın kullanımının devri oluşturmaktadır.
• Leasing temelde sermaye birikiminin yetersiz olduğu ülkelerde yatırıma yönelik finansman ihtiyacı için bir çözüm oluşturmaktadır.
• Leasing şirketleri yatırımlara orta ve uzun vadeli finansman sağlayan kredi kurumlarıdır. Yatırımcı firma kiralama ile vergi avantajları da sağlayabilmektedir.

4.3.4. LEASİNG İŞLEYİŞİ
Kiracı(leasing alan) almak istediği malı bulunur ve satıcı da sözleşme yaparak mal ve finansmanını sağlamak için leasing firmasına başvurur. Leasing şirketi, talepte bulunan firmanın kredi değerlendirmesinin uygun gördüğü taktirde firma ile leasing noter tasdikli “finansal kiralama sözleşmesi” imzalanır.

Leasing işleminde, kira taksitlerinin ödenmesi şartıyla kiracı firma malı kullanır, ve sözleşme sürecinde sigorta primlerini, bakım onarım giderleri gibi giderleri üstlenmektedir. Sözleşme süresinin bitiminde kiralanan mal bedeli ise, sözleşmede belirtilen bedel karşılığında firmaya satılmıştır.
• Leasing sözleşmesinde 3 taraf bulunmaktadır.Bunlar;
• Leasing veren(kiralayan)
• Leasing alan (kiracı)
• Leasinge konu olan malı üreten firma(mal sahibi) dir.

Leasing işleminin birinci aşamasında, yatırımcı firma, ihtiyacı olan malı elinde bulunduran üretici veya satıcılarla ilişkiye girmekte leasing işlemine konu olan malı satan firma ile malı kullanacak yatırımcı firma arasında fiyat ve teslim koşullarını içeren ön satış sözleşmesi imzalanmaktadır. Buna karşılık, leasing şirketine, firmanın talebi doğrultusunda, firmanın mali durumunu inceler ve firmanın ödeme imkanlarını, leasinge konu olan malın özelliklerini dikkate alarak gerektiğinde teminatta isteyerek kiracıya bir teklif sunmaktadır. Sunulan teklif, firma tarafından uygun görüldüğü taktirde, leasing şirketi ile kiracı (firma) arasında en az 4 yıllık bir finansal kiralama sözleşmesi imzalanır. Böylece, üretici firma malı, yatırımcı yerine leasing şirketine satmış olur, bunun karşılığında malın bedelini peşin olarak leasing şirketinden tahsil etmekte ve fatura leasing şirketi adına kesilmektedir.

Üçüncü aşamada ise, yatırım malının mülkiyeti leasing şirketinde bulunmaktadır. Dördüncü aşamada da, alınan mal kullanılmak üzere leasing şirketi tarafından kiracıya verilmektedir. Beşinci ve son aşamada kiracı, sözleşmede belirtilen kiraları ödeyerek malı kullanmaktadır.
Ancak, burada, kiracı son taksidini ödeyip, leasing sözleşmesinin bitiminden sonra malın ne olacağı konusunda bazı özel durumlar ortaya çıkabilir. Buna göre;
• Leasinge konu olan mal süre bitiminden sonra her türlü ekonomik ömrünü kaybetmişse, kiracı malı leasing şirketine vererek tüm sorumluluklardan kurtulur.
• Mal halen etkin durumda ise, ve kiracı malı kullanmak isterse, sözleşme belirsiz bir süre ile yenilenebilir.
• Mal bedelinin tamamen ödenmesi öngörülmeyen leasing çeşidinde mal satılır. Satış bedeli ödenmeyen kısmı aşıyorsa kiracı bundan %75 pay alır.
• Sözleşme konusu mal ekonomik değerini koruyorsa;bu durumda kiracıya, ya bir iştirak hakkı tanınır veya malın mülkiyeti kiracıya devredilir.

4.3.5. LEASİNG TÜRLERİ
4.3.5.1. Vergi ve Muhasebe Açısından Leasing Türleri
4.3.5.1.1. Sale and Lease Back:
Şirketler bu tür leasing yönetimine daha çok nakit ihtiyacına sıkıştıkları dönemlerde başvurmaktadırlar. Ayrıca bu yöntem şirketlere sermayelerini arttırma olanaklarını verebilmektedir.

4.3.5.1.2. Non-Full-Pay-Out-Lease
Bunun nedeni olarak leasinge konu olan malın, bu dönem içinde tamamen amortise edilmesinin leasing veren tarafından beklenilmesidir.

4.3.5.1.3. True Lease
ABD’de normal olarak leasing döneminin sonunda kiralamaya tabi olunan malın piyasadaki normal değeri leasing alana konu olan malın satın alma hakkının veya belirlenecek bir değer üzerinden leasing döneminin uzatılması hakkının verilmesidir.


4.3.5.1.4. Full- Pay-Out-Lease
Bu tür leasinglerinin finansmanını, işletme masraflarını, karını karşılamak amacıyla, yapılan sözleşmede öngörülen ve yapılan sözleşmenin iptal edilmeyeceği süre zarfında, leasing verene nakit akışı saplamaya yönelik bir leasing yöntemidir.

4.3.5.1.5 Capital Lease
Yapılan herhangi bir leasing sözleşmesi aşağıda açıklanan özellikleri içeriyorsa sözleşmedeki her iki taraf içinde bu leasing türü capital lease olmaktadır. Bunlar;
- Sözleşme bitiminde malın mülkiyet hakkının leasing alana geçmesi,
- Yapılan sözleşmenin, leasing alana sözleşmenin süresi sonunda malı, sözleşmesinin bitim tarihinde beklenen piyasa fiyatının altında bir değerden satın alma hakkının verilmesi,
- Sözleşme süresi, kiralamaya konu olan malın geri kalan tahmini ekonomik ömrünün en az %70’ine eşit olması,
- Sözleşme boyunca ödenmesi gereken bedel toplamın net bugünkü değerinin varlığın, maliyetine eşit olması veya en az %90’ını karşılamasıdır.

4.3.5.2. Fon Sağlama Kaynakları Açısından Leasing Türleri
4.3.5.2.1 Direct Leasing:
Direct Leasing türünde firmaların kendilerinin imal ettiği veya başka yollarla edindikleri varlıkları lease etmesi olayıdır.
Fakat, Finansal Kiralama Kanunu Bu tür leasing işlemlerinin yapılmasını çıkardığı yönetmelikle engellemektedir.

4.3.5.2.2 Leveraged Lease :
Bu tip leasing veren, sözleşmeye konu olan varlığı leasing alanın isteği üzerine ve sözleşmenin şartlarına göre satın alır ve ayrıca bu malı leasing alanın kullanımına devreder.

4.3.5.3 Genel Leasing Türleri
4.3.5.3.1 Swap Lease:
Onarım ve bakım masraflarından korunabilmek için leasing alanın sözleşmeye konu olan malı değiştirebilmesine bu tip leasing yöntemi imkan vermektedir.

4.3.5.3.2 Joint Venture Leases :
Birden fazla kişinin birleşerek pahalı olması nedeniyle tek kişinin başvuramadığı durumlarda bu yönteme gidilmektedir.

4.3.5.3.3 Trial-Period Leases
Bu tür leasing yöntemlerinde dönem süresi olarak 6 ay ile 1 yıl arasında oluşan bir süre tanınmaktadır.

4.3.5.3.4 Uprgade Lease:
Bu leasing türünü yapılan sözleşme süresinde eskimiş bir mal ile yerine yenisinin değiştirilmesine imkan veren bir yöntem olarak tanımlayabiliriz.

4.3.5.3.5 Skipped Payment Lease:
Sözleşmeye konu olan malı alan kişinin mali yılı içindeki bir zaman diliminde söz konusu malı kullanmıyorsa bu takdirde sözleşme malın kullanılmadığı ürelerde ödemelerin yapılmaması biçiminde düzenlenebilmektedir.

4.3.5.3.6 Cross Border Leasing:
Dış ülkelerdeki leasinge konu olan malı alanın kredibilitesini ve ayrıca varlığın Leasinge yatkınlık derecesini inceledikten sonra bu leasing işlemine olumlu bakarsa yabancı leasing alan ile leasing sözleşmesi kurarak, satıcıdan satın alacağı malı leasing alana devir etmek borcu altına girmektedir.

4.3.6 LEASİNGİN AVANTAJLARI
Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde geniş kabul gören ve uygulama alanı bulan, gerek taraflara gerekse ülke ekonomisine avantajlar sağlayan finanssal kiralamanın başlıca avantajları şunlardır:

• Yeni yatırımlar için gerekli finansman arzının artmasını, finansman maliyetlerinin ise düşmesini sağlar
• Leasing ülkeye dış borçlanmaya gerek olmaksızın finansman temini olanağı sağlar.
• Sermaye birikimi yeterli olmayan ülkelerde yatırıma yönelik finansman ihtiyacı sorununun bir çözümüdür.
• Risk nedeniyle gelmekte tereddüt eden yabancı sermayenin gelmesi için, daha güvenli bir seçenek olduğundan ekonomik ve siyasi riski azaltmaktadır.
• Finansman kaynaklarının etkin ve esnek kullanımını sağlar ve bu kaynakların üretime kanalize ederek sermaye birikimine katkıda bulunur.
• İmalatçı firmaların tanıtımı ve pazarlama olanaklarını arttırır.
• Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin yararına olarak, orta ve uzun vadeli yatırım olanaklarının sınırlı olduğu dönemlerde, işletmelerin uygun koşullu finansman kolaylığı sağlar.
• Kira ödemeleri, kiracının durumuna göre belirlendiğinden, kira konusu ekipmanın yarattığı gelire göre ödeme planı yapabilmekte, bu da işletmeye nakit akımı avantajı sağlamaktadır.
• Yatırımın projesine tümünün finanse edilebilmesini sağlar.
• Tüm giderin vergi matrahından düşülebilmesini sağlar.
Leasing anlaşmaları uzun süreli yapıldığında, kiracı enflasyon etkilerinden olmaktadır.

4.3.7 LEASİNG’İN DEZAVANTAJLARI

Uygulama da, genellikle leasingin dezavantajları söz konusu olmakta, ancak dezavantajları göz ardı edilmektedir. Bununla beraber, leasingin işlemlerinde de bazı dezavantajlar bulunmaktadır. Özellikle, leasinge konu olan yatırım malının satın alan mala göre kiracı açısından kullanım serbestliği, sınırlı olmaktadır.Ayrıca Kiracının malın dönem sonunda değerinin belirlenmesinde problemler doğmaktadır. Çünkü, bu durum , teknolojik değişimi hızlı gerçekleştiren mallarda ortaya çıkmaktadır.

Bu durumda, firmaların leasing işlemi yerine malı satın alarak yatırım indiriminden yararlanması daha avantajlı olmaktadır. Leasing işleminde sözleşme sonunda, satın alınan malın bedeli sembolik bir bedelle gösterilmekte ve bu bedel kiracının bilançosunda da aynen yansımaktadır. Bu durumda yatırım malı yeniden değerlenmeye tabii tutulmuş olup hiçbir zaman gerçek değerine erişmesi mümkün olmamaktadır. Ancak leasinge konu olan yatırımın malının satış durumunda kiracı lehine yüksek bir kar meblağı ortaya çıkmakta ve netice olarak vergi oluşmaktadır.

Benzer Yazılar



Widget by Hoctro | Jack Book

0 yorum: