27 Aralık 2008 Cumartesi

Tam üyelik sayesinde elde edilecek kolaylıklarla Türkiye'den AB ülkelerine turist akışı hızlanacaktır. Bu, AB ülkelerine Türkiye kaynaklı döviz gelirinin akması demektir. Net turizm gelirlerinin cari İşlemler bilançosu açısından Önemli bir denge unsuru olduğu hatırlanırsa, AB"nin en kalabalık İkinci ülkesi konumuna geçecek olan Türkiye'den sağlanacak turizm gelir kaynaklarının ne kadar Önemli olduğu ortaya çıkacaktır.

Resmi verilere (Turizm Bakanlığı, 2005) göre, Türkiye'den çıkan turist sayısı 1997'de 4,7’den 2004'te 7,3 milyon kişiye yükselmiştir; bu sayının büyük çoğunluğu AB ülkelerine yöneliktir. Türkiye tam üye olduktan sonra Avrupa yurttaşlığına geçiş de
sağlanmış olacağından Türkiye turistleri AB ülkelerine yönelik seyahat sıklığını arttıracaklardır.

Savunma Harcamalarını Aşağıya Çekmek
Savunma harcamaları, kamusal harcamaların bir bileşenidir ve genellikle konjonktür el ve esnek bir yapıya sahiptir. Dünyada savaş ve terör rüzgârları sert estiği zaman bu harcamaların yukarıya doğru arttığı görülür.

Türkiye AB'nin tam üyesi olduğunda, Türkiye İle üye ülkeler -özellikle Yunanistan- arasında tarihsel (Kıbrıs, Ege kıta sahanlığı, On İki Ada) eksenli sürtüşmeler yerini tümüyle yumuşama ve barış ortamına bırakacaktır. Bu nedenle bu ülkelerin birbirine karşı astronomik harcamalarla silahlanması -büyük savunma bütçesi- söz konusu olmayacaktır.

Sonuçta, Ege AB'nin deniz kıyıları itibariyle bir iç deniz haline gelecek, Ege yeraltı kaynaklarının kullanımına ilişkin jeoekonomiye bağlı- engeller ortadan kalkacak, ayrıca Akdeniz bağlantılı olarak da "Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs"' üçgeninde bölgesel ekonomik alan kurulabilecektir. Silahlanma harcamalarından yapılacak ciddi tasarruflar altyapı ve diğer ekonomik sektörlerin güçlendirilmesine yönelik yatırımlara kaydırılabilecektir. Bu durum, AB üyesi ülkelerden özellikle Yunanistan için büyük bir önem taşıyacaktır.

Türkiye-Yunanistan, KKTC-GKRY ve Türkiye-Kıbrıs Cumhuriyeti arasındaki konjonktürle gerginlik, Türkiye'nin AB üyeliğinden sonra, yerini, ulaşım ve turizm başta olmak üzere birçok kalıcı ortak yatırım ve proje çalışmalarına bırakacaktır.
Enerji Kaynaklarının Arz Güvenliği

Türkiye, bir yandan AB'nin gereksindiği enerji kaynaklarının yer aldığı Orta Doğu ve Kafkaslar arasında bir köprü işlevini görmekte, Öte yandan gelecek için büyük enerji kaynağı potansiyeli taşımaktadır.

Türkiye'nin tam üyeliği, AB'nin enerji kaynakları çerçevesindeki stratejik çıkarlarının korunmasında belirleyici olacaktır

Enerji sektörü, AB ithalatının Önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. AB'nin tükettiği gazının%40'ını Rusya'dan ağırlıklı İthal etmesi ve gelecek çeyrek yüzyıl içerisinde İç talebin artması ve yerli üretimin düşmesinin beklenmesi, Türkiye'nin stratejik önemini arttırmaktadır. Zira Türkiye, tam üye olarak, almaşık (alternatif) enerji arz kaynaklarının kavşağında yer alması ve petrol yollarındaki stratejik konumu nedeniyle AB'nin arz çeşitliliği ve güvenliğinin sağlanması sorununun çözümünde büyük katkıda bulunacaktır.

Euro'nun Baskın Rezerv Para Olması
Türkiye için başat rezerv para $'dır. Türkiye AB'nin tam üyesi olduğunda, Euro bölgesine girmemesi ya da girememesi halinde 10, $ yerine Euro’yu birincil rezerv para olarak kullanmayı tercih edecektir.

Euro bölgesinin genişlemesiyle, Türkiye-AB ilişkileri daha fazla sıkılaşacak ve ivme kazanacaktır. Nitekim Türkiye'nin;
1)dış borçlan içinde Euro’nun payı %40 civarında;
2)tedavüle çıkardığı tahvillerin %70'i Euro cinsinde;
3)sınır Ötesi bankacılık işlemlerinin %50'si Euro İle yapılmakta;
4)resmi rezervlerinin %60'ı Euro’ya dayanmakta;
5)toplam döviz mevduatı %40'ı cura’dan oluşmaktadır. Ayrıca,
6)[Avrupa'da çalışan] Türk işçilerinin Merkez bankası'ndaki tasarrufları 10 milyar Euro’nun üzerinde;
7) son yıllarda gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımların %70'i AB'den gelmektedir (Karlılık, 2004: 585). Bu gelişmelerde AB üç kurulan ekonomik ve ticari İlişkilerinin yoğun ve istikrarlı olması kadar, 3 milyondan fazla TC yurtdışının Avrupa'da yaşıyor olmasının da önemli bir payı bulunmaktadır.

Türkiye'nin AB'ye Tam Üyeliğinin Türkiye ye Sağlayabileceği Ekonomik Yararlar
Oyun'un diğer tarafında Türkiye bulunmakladır. AB’ye tanı üye olması halinde Türkiye'nin de; toplumun zenginleşmesinden enflasyonun düşmesine. AB bütçesinden pay almaktan ulusal savunma harcamalarının azalmasına kadar bir çok yaşamsal noktada kazanımlar elde edebileceği ve bunun için tam üyelik oyununu en akılcı bir şekilde oynaması gerektiği varsayılmaktadır.
Toplumun Zenginleşmesi

AB’ye (tam üyeliğinin Türkiyeli daha zengin yapabileceğine ilişkin iki senaryo üretilmiştir: AB’ye üyeliğin ulusal ekonomiye etkilerinin sınırlı olacağı varsayımıyla yapılan temel senaryodur.
2004 yılı itibarıyla Türkçenin GSYİH’sinin AB-25’in toplam GSYİH'sinin %2,4’ü düzeyinde olacağı tahmin edilmektedir. Baz senaryoya göre, AB üyeliğinin getireceği olumlu ekonomik etkiler sonucunda, Türkiye’nin GSYİH’si 2014'te AB–25 GSYİH'sinin %4'ü düzeyine çıkacağı öngörülmektedir. 2004–2020 döneminde Türkiye ekonomisinde gerçekleşecek yıllık ortalama 966.2 oranındaki büyüme ile, 2020 yılında AB–25 GSYİH'sinin %5.4'ü oranında bir GSYİH’ye ulaşması ve 2004'te cari fiyatlarla 241 milyar Euro olan GSYİH’ nın, 2020’de yaklaşık 1.139 milyar Euro tutarına ulaşacağı beklenmektedir. AB’ye üyeliğin Türk ekonomisine etkilerinin yüksek olacağı varsayımıyla hazırlanan ikinci senaryoya göre ise. 2014'te Türkiye'nin GSYİH'si AB-25'in GSYİH'sinin %4,2’si. 2020 yıIında ise AB~25'in GSYİH'sinin %6'sı düzeyinde olacağı tahmin edilmektedir. Grafik ^'it de anlaşılabileceği gibi, 2004–2020 döneminde yıllık ortalama %6.& oranında büyümenin gerçekleşeceği ve 2004 yılında cari fiyatlarla 241 mi[yar Euro olan GSYİH’ nın, 2020 yılında yaklaşık 1.251 milyar Euro tutarına ulaşacağı beklenmektedir.
Şu anda (2004) Türkiye'de k. b. ulusal gelir cari fiyatlarla AB–25 ortalamasını %15,1’i düzeyindedir. Türkiye'de k. b. gelirin, baz senaryoya göre 2014’te AB-25'in %22.9'una, 2020’de ise %29.7’sine yükseleceği tahmin edilmektedir. Yüksek senaryoya göre ise, k. b. gelirin 2014'te AB–25 ortalamasının %24,5’ine, 2020'de de %32,6’sına ulaşacaktır. SAGP’ye göre bu oranların çok daha yukarıda olacağı tahmin edilmektedir. Nitekim 2004 yılı itibarıyla SAGP'ye göre bu oranın 9630 civarında ola- ' cağı düşünülmektedir
Hughes'in (2004) hesaplamaları dikkate alındığında; 2002 yılına göre, Türkiye ekonomisinin AB25'in GSYİH'sinin %l.9 kadar büyüklüğünde olduğu sonucuna varılabilir. Ona göre; "AB25=100" kabul edilirse, Türkiye’de SAGP üzerinden kişi başına GSYİH AB'ninkinin sadece %27’sine ulaşmaktadır ki, bu, yaklaşık Romanya’nınki (%29) kadardır. AB'nin görece en yoksul ekonomisi sayılan Yunanistan'da ise %77'lik bir değer söz konusudur.
Türkiye, tam üye olarak AB ekonomisinin bir parçası olduğu zaman, en somut gelişmelerden birini, k. b. düşen GSYİH göstergesinde yaşayacaktır. Buna göre, Türkiye'de her yurttaş 2006 yılı öngörüsüne göre, ülke olarak elde ettiği 7200 Euro’luk k. b. GSYİH değerini entegrasyon İçinde iki kat kadar arttırmış {=AB25 + Türkiye ortalaması olan 15650 Euro’ya yaklaştırmış) olacaktır

Bu bir matematiksel ortalamadır ve her üye ülke için standart bir veri olarak algılanmamalıdır. Bu değerin gerçek yaşama yansıtılması ise, AB otoritesinin entegrasyon ekonomisini standartlaştırmasına ve belirli bir sürece bağlıdır. Buna göre, AB’nin, k. b. GSYİH ortalamasını 20 binden 10 binli curaya düşürmemek için bu düşüşe yol açacağından çekimlen Türkiye’yi "beklemeye aldığı" söylenebilir, O nedenle Türkiyeli AB^e taşıyacak olan araçlardan bir tanesi k. b. GSYİH olduğuna göre, bunun sürekli yükseltilerek AB’nin şimdiki ortalama-sınayanın olması gerekir.

Trans-Avrupa Ağlarına Dâhil Olmak
Türkiye'nin tam üyelik oyunundan elde edeceği, altyapı yatırımlarına ilişkin en somut kazanımların başında, Trans-Avrupa Ağları içine girmesi gelmektedir. Türkiye tam üye olduğunda; ulaşım, iletişim, enerji ve çevre şeklindeki dört temel hizmet faaliyetinden oluşan "Trans-Avrupa Ağlan" projesine en üst düzeyde dahil olacaktır. Bu proje AB’nin merkezi ile taşra bölgeleri arasındaki göreli kalkınma farklarını azaltacağı gibi, istihdam ve rekabeti de arttıracak ağlardır. Türkiye proje kanalıyla önemli bir mali kaynaktan yararlandırılacak ve böylece aşamalı bir şekilde AB düzeyindeki gelişmiş ulaşım ağı, iletişim ağı, enerji ağı ve çevre ağına sahip olacaktır.

A Ulaşım alanında: Türkiye Özellikle kısıtlı olan demiryolu ulaşımını -karayolu taşımacılığına karşı güçlü bir seçenek olarak- geliştirmek yönünde bir motivasyon elde edecektir. Böylece sınır-ötesi ulaşım ağlan genişleyecek ve birliğin işleyişi kolaylaşacaktır.1 Ayrıca, akıllı ulaştırma sistemleri ve hizmetleri sayesinde Türkiye'de süreğen bir sorun olan trafik terörü azalabilecektir. Türkiye, Özellikle karayolu trafik yönetimi sistemi ile ilişkilendirilecek olan GALILEO programına da dahil olmuş olacaktır.
A İletişim alanında: Türkiye içi ve dışı internet! erişimi olanakları yaygınlaşacak ve c-ticaret bir ivme kazanacaktır.
A Enerji alanında: Elektrik ve doğalgaz ağlarında yer almak sayesinde Türkiye enerji açığını çeşitlilik ve ucuzluk avantajlarıyla AB’den kapatacak, fazlasını da AB’ye transfer ederek eritebilecektir.
A Çevre abımda: Tam üyelikle birlikte Türkiye'de
1) Kirleten öder ilkesi" uygulanmaya başlanacak;
2)Çevre mevzuatının ve temiz enerji politikalarının uygulanması ile hava kirliliği oranlarında ciddi düşmeler kaydedilebilecek;
3)ülkemizdeki içme ve kullanım sularının kalitesi artacak; doğal kaynaklarının ve doğal hayatının korunmasına yönelik çalışmalar yoğunlaşacak; 4)gürültü kirliliği ve sınai atıkların yarattığı riskler ile yapılabilecek; vijerozyon ve çölleşme gibi ekolojik tehditlere karşı etkin önlemler alınabilecek ve en önemlisi de
5}çevre bilinci ve ortak sorumluluk İlkesi topluma kazandırılırken, Avrupa Çevre Ajansı, Avrupa Bilgi ve Gözlemevi Ağı'na katılım sayesinde bilgiye erişim kolaylaşabilecektir. Ayrıca,
6) tam üyelik sayesinde, yerli şirketlerin orta ve uzun vadede ve bir ekonomik kalkınma modeli olan "sürdürülebilir kalkınma" çerçevesinde üretim yapmaları sağlanarak "çevre dampingi" sorunu ortadan kalkacaktır.
Yerli Tüketici ve Üretici Kitlesi: Fayda ve Kâr En çoklaştırması
Oyun'un odağında AB üyeliğinin Türkiye'nin yurttaşlarına sağlayabileceği kazanımlar var olup bunlar göz ardı edilemeyecek kadar çok sayıdadır. Bunlardan mikro ekonomik planda (tüketiciler için fayda, üreticiler için ise kâr en çoklaştırması ile İlgili) yer alanlar aşağıda sıralanmıştır:
A Bir kere, 1992 Maastricht Antlaşması ile oluşturulan "AB yurttaşlığı", tanı üyelikle birlikte Türkiye'nin yurttaşları İçin de geçerli olacaktır. Buna göre, Türkiye yurttaşları AB ülkelerine yönelik pasaport ihtiyacı duymayacaklardır. AB sınırları içerisinde serbest dolaşım hakkı Schengen Antlaşması" ile güvence altına alınmıştır.
A Tüketiciler açsından
1)AB ile uyum süreci İle başlayan tüketici hakları 30 üyelikten sonra daha da geliştirilecektir. Şu ana kadar, kurumsal alanda tüketicinin korunmasına ilişkin yasa ile Tüketici Konseyi, Reklâm Kurulu vb. örgütler oluşturulmuştur. Gümrük Birliği sayesinde yerli tüketiciler farklı ürün ve hizmetleri yüksek kalitede üretmemekte, değişik pazarlama türlerinde hakları korunmakta ve daha uzun garanti sürelerine sahip olabilmektedir.
2)Tam üyelik ile birlikte Türkiye Avrupa Tek Pazarı'nın bir parçası olacaktır. Böylece tüketiciler geniş pazarın yaratacağı olanaklardan ve Özerk kurulların gözetiminde üretimi yapılan elektrik, doğal-gaz, telefon gibi hizmetleri görece daha düşük fiyatlardan satın alabilecektir.
Lcjour ve Mooji (2005: 87) tarafından yapılmış bir tahlile göre, Türkiye tam üye olduğunda,
1)İç pazara girişin ve serbest emek dolaşımının bir sonucu olarak, Türkiye nin k. b. tüketiminin 964 artması beklenmektedir.
2)Eğer Türkiye, AB kurumlarıyla uyum sağlamak için yapacağı reformlarda başarılı olursa, kişi başına tüketim %9 daha fazla olabilecektir.
A iş ve çalışma yaşamı açısından:
Tam üyeliğin olumlu etkilerinin en fazla yaşanacağı alanlarından başında iş ve çalışma ekonomisi gelmektedir.
1) AB üyeliği i yeni işçilere Birlik ülkelerinde serbest dolaşım hakkı sağlayacaktır,
2) Serbest dolaşım sayesinde AB ülkelerinde çalışan yerli işçilerle çalıştıkları AB ülke yurttaşları ile her türlü ekonomik ve sosyal alanda eşit işlem göreceklerdir,
3} Bir üye ülke yurttaşı serbest dolaşım kapsamında diğer üye ülkede belirli bir süre iş arama özgürlüğüne ve AB istihdam olanaklarını izleme olanağına sahiptir, 4) Tam üyelik çalışma süresinden bağımsız ikamet hakkı sağlayacaktır,
5) Tam üyelik toplu işten çıkartmalarda işçi haklarının lehine sonuçlar doğuracaktır,
6) Tam üyeliğin ardından Türkiye'deki belirli ölçekteki İşletmelerde Çalışma Konseyleri kurulacaktır,
7) AB mevzuatına uyum sonucunda çalışan gençlere sağlanan koruma artacak ve çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik çağdaş düzenlemeler getirilecektir, 8) iş sağlığı ve güvenliği çağdaş standartlara kavuşturulacaktır.
9) Sendika ve grev hakları güçlendirilecektir.
10) Yerli İşçiler AB’nin istihdam destek ve fonlarından yararlanabilecektir.
11) Tam üyeliğin ardından serbest meslek sahiplen AB üyesi ülkelerde çalışabileceklerdir.
Girişimciler açsından:
1)AB üyeliğinin ardından şirketler, daha önce belgelemekten kaçındıkları da dahil her türlü üretim faaliyetlerini AB mevzuatına göre belgelemek zorunda kalacaklardır. Bu bağlamda üretim ve gelirleri kayıt altına alınınca vergi kaçakçılığı -tümüyle yok edilemese de- önemli ölçüde azalacaktır.
2)Tam üyelik sayesinde yerli girişimcilerin AB İçerisinde faaliyet göstermesi kolaylaşacaktır.
3)Tam üyelik başta finansman olmak üzere yerli girişimcilerine çeşitli destek olanakları sağlayacaktır.
4)Üyelik süreci ile genel ekonomik koşullarda gerçekleşecek olumlu gelişmeler sayesinde girişimcilerin risk ve belirsizliklerin azaldığı bir ortamda yatırım yapmasını sağlayacaktır.
5)Üyelik süreci ve AB’ye katılım İle ekonomik istikrar güçlenecek, doğrudan yabancı sermaye yatırımları artacak ve yerli sermaye ile birlikte oluşturacağı sinerji yoluyla Türkiye'nin ekonomik kalkınması hızlanacaktır.
Tüketici politikası, AB'nin değer yaratabildiği ve AB ile ulusal kamu otoriteleri arasında sorumluluğun paylaşıldığı bir alandır. Bu politika, tüm AB sektörlerinin bir ortak çabası sonucunda oluşturulmuştur. AB'nin tüketici politikasına ilişkin S yıllık orta vadeli (2002–2006) bir "dönen" (Rolling) programı vardır.

Bu program, çeşitli faaliyetlere vurgu yapan üç ana hedefe dayanmaktadır:
1)Tüketici majve güvenliği, tüketicinin ekonomik çıkarlarıyla ilgili yasalar, tüketici sözleşmeleriyle yasalar, e-ticaret, uluslararası ticaret, rekabet, vb. konulan kapsayan "genel yüksek düzeyde tüketicinin korunması";
2)Üye devletlerle işbirliği, ürün ve hizmet güvenliği, tüketici birliklerine destek, vb. konuları kapsayan "tüketicinin korunması kurallarının etkili uygulaması", 3)AB politika yapımında tüketici organizasyonlarına katılım için teftiş mekanizmaları, tüketici bilgi ağı ve eğitim, tüketici organizasyonlarının kurulmasına destek vb. konulan kapsayan "AB politikalarında tüketici organizasyonlarının Özel bağlılığı" hedefleri
Enflasyon Hızındaki Düşüş
Türkiye henüz AB üyesi olmadığı halde, ancak AB ile tam üyelik konusunda ön-müzakereleri ya da diplomatik temasları yoğunlaştırdığı 2002 yılından itibaren enflasyon hızında (kendisinde değil) ciddi düşüşler kaydedilmiştir. Örneğin 2003'te TÜFE hedefi %20 İken 2004'te %9,3 olarak gerçekleşmiştir (Tablo 7). AB enflasyon ortalamalarına yaklaştırmak (ve Maastricht kriterini sağlamak) amacıyla, DPT raporlarında da açıklandığı gibi, yıllık TÜFE artış hızının 2006'da %5, 2007 ve 2008'de de nında istikrarlı olması hedeflenmiştir.
AB üyeliği ile birlikte Türkiye'de ekonomik istikrarın kurulacağı bir ortamda, yabancı sermaye girişi hızlanacak, yerli yatırımlar artacak ve üyeliğin büyüme üzerinde oluşturacağı olumlu etki ile birlikte istihdam artacaktır. Bu varsayımlar altında, (bkz. Grafik 6) 2004 yılı itibarıyla Türkiye'de % 10.5 oranında olması tahmin edilen işsizlik oranının baz senaryoya göre 2014'te %9.5'e, 2020 yılında ise %8.6'ya gerilemesi beklenmektedir. Yüksek senaryoya göre ise, işsizlik oranının 2014'te %7,3’e, 2020 yılında İse %5,4’e düşeceği tahmin edilmektedir .

Benzer Yazılar



Widget by Hoctro | Jack Book

0 yorum: