15 Aralık 2008 Pazartesi

Türkiye'de emek arzı fazla ve ucuzdur. Tam üyelikle birlikte işgücünün dolaşımına getirilecek serbestlenme sayesinde Türkiye’nin bol ve ucuz olan emek arzının/stokunun bir bölümü AB^e kayacaktır. Böylece daha da bollaşacak ve emek piyasası dinamik bir içerik kazanabilecektir. AB, serbest dolaşıma getireceği düzenlemelerle Türkiye'nin nitelikli işgücü göçüne sahne olacaktır.
Bu durum AB ekonomisinin büyümesine ve gelişmesini sürdürülebilir kılmasına da katkıda bulunacaktır.

Türkiye AB üyesi olduğunda elde edeceği yatırım ve üretim performansıyla işsizler stokunu da azaltacak ve bu, AB'nin işsizlik oranını toplamda aşağıya çekebilecektir. Böylece AB Türkiye'nin yedek işsizlerini yüklenmek zorunda kalmayacaktır. Türkiye'de İstihdam olanağı elde edebilen aktif işgücü AB'nin herhangi bir ülkesine gitmek zorunda kalmayacak ve dolayısıyla oradaki yerleşik kişinin istihdam edilme fırsatını engellemeyecektir.

Türkiye için hazırlanan 1 iz ve yüksek senaryolara göre, 2004'te %10 civarında olan işsizlik (toplam İşgücüne göre) oranı 2014'te olası tam üyelikle yüksek senaryoya göre %8'in. 2020'de İse AB-15’inkine paralel olarak %6’nın altına düşecektir.

AB ÇUŞ ve KOBİ Niteliğindeki Şirketlerin Cirolarının Büyümesi
Türkiye ile AB arasındaki ekonomik bütünleşmenin bir diğer göstergesi de ülkemizdeki AB menşei! Yabancı sermayedir. Eylül 2004 tarihi itibarıyla ülkemizde faaliyet gösteren -Çok Uluslu Şirket (ÇUŞ) ya da Küçük ve Orta Büyüklükte İşletmeler (KOBİ) deneyinde 8884 adet yabancı şirketin 4124'ü AB kökenlidir. TC Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, Bunun yaklaşık l/3'ü (= [482 adet) Almanya ya aittir. Sırayla Hollanda (705), İngiltere (604), Fransa (398) ve İtalya (346), Türkiye'de diğer en fazla şirket sahibi olan AB ülkeleridir.

Tam üyelikle birlikte bütün AB ülkeleri, sağlanacak vergi ve girdi maiyetlerinin azaltılması şeklindeki avantajlarla kendiliğinden (otomatik olarak) ülkemizde yeni ve çok sayıda bağımsız ya da ortak şirket kuracaklardır.

Gümrük Birliği (GB) Yoluyla Sağlam Dış Ticaret Geliri Transferi
Türkiye GB yoluyla AB'nin çıkarlarıyla çelişmeyecek bir şekilde bir rekabet hukuku ve ekonomik rekabet ortamına girmiştir. Zaten AB ülkeleri arasında iç pazarın tamamlanması için rekabet politikası şarttır. Rekabet politikası amaçları arasında; verimliliği arttırmak, tüketicinin çıkarlarını korumak, şirket ya da ulusa! otoritelerin rekabete aykırı uygulamalarını engellemek, vb. unsurlar vardır. Rekabet politikası, mal ve sermayenin serbest dolaşımını sağlayan ve ortak ticaret politikasına işlerlik kazandıran GB kapsamında ele alınmaya elverişlidir.10
Türkiye rekabet gücünü arttırmak ve AB ye tam üyelik yolunda bir avantaj sağlamak amacıyla Mart 1995'te GB Antlaşmasına imza atmıştır. Aslında Türkiye AB ile ortak ticaret politikasını 31.12.1995'te yürürlüğe giren ve sanayi malları İle işlenmiş tarımsal ürünlerin serbest dolaşımını esas alan AB yoluyla sürdürmektedir. GB öncesinde de AB, Türkiye'nin en büyük ticari ortağıdır. AB'nin tamamlanmasından sonra AB'den ithalat ve AB’ye ihracat önemli Ölçüde artmıştır. Örneğin bu artış oransal olarak (İKV, 2004: 14); 1996–2003 yılları arasında ithalat 96100, ihracatta ise (sanayideki yapısal gelişme sayesinde) %158 şeklinde gerçekleşmiştir.

Ancak bu durum, birikimli olarak, ihracatın ithalatı karşılama (ihracat/ithalat) oranının -İthalatın lehine- düşük çıkması sonucunu değiştirmeye yetmemiştir. Zaten GB nedeniyle Türkiye'nin AB ye karşı dış ticaret açığı vereceği kestirilmekteydi. Ancak GB, Türkiye'nin diğer ticaret blokları ve ülkeleriyle yaptığı ticareti olumsuz etkilememiştir." Ayrıca Türkiye'nin Ortak Gümrük Tarifesi çerçevesinde üçüncü ülkelerle ticaretini arttırıp güçlendirmesi olanaklıdır. Bu durum, GB’ nin olası olumsuz etkilerini azaltmasında önemli bir araç işlevini görmektedir.13 Türkiye GB sayesinde AB'nin tam üyesi olacağına inandırılmıştır.

Tam üyelikle birlikte AB'nin teknik mevzuatına uyum sağlanması, yerli şirketlerin rekabet gücünü arttıracaktır.

Benzer Yazılar



Widget by Hoctro | Jack Book

0 yorum: