7 Aralık 2008 Pazar

AB'nin enerji ve ulaştırma politikalarında Tek Pazar'ın tamamlanmasına yönelik çalışmaların başında 1980'lerin sonuna doğru Ortak Pazar'la paralel olarak ortaya çıkan Trans-Avrupa Ağları gelmektedir.

Ortak Pazar malların, kişilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımını öngördüğü için Avrupa'daki bölgelerin birbirine modern bir ulaştırma altyapısıyla bağlanması gerekmiştir. Trans-Avrupa Ağları'nın ekonomik büyüme ve istihdamın artırılmasına da Önemli etkileri olmuştur. KOBİ'ler bu olanaktan da dolaylı olarak yararlanmaktadır.

Enerji, ulaştırma, telekomünikasyon ve Trans-Avrupa Ağları projelerinin yüksek maliyetti olması ve ulusal yönetimlerin böyle yüksek maliyetli projeleri tek başına yüklenememeleri nedeniyle bu alanlarda en fazla önem verilen konulardan birisi kamu sektörü ve özel sektör arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesidir. Ayrıca, piyasaların serbestleşmesinden en çok faydalanacak olan nihai tüketici başka bir değişle özel sektör olacaktır. Bu nedenle söz konusu alanlarda özel sektöre önemli görev düşmektedir. AB Programları Enerji ve Ulaştırma alanlarında KOBİ'leri de desteklemekte, onların yeni piyasada yerlerini almalarını teşvik etmektedir.

Avrupa için Akıllı Enerji Programı
Programın süresi; 2003–2006 Programın bütçesi: 215 milyon € Programın amaçlan:
Avrupa için Akıllı Enerji programı, özellikle enerji yeterliliği ve yenilebilir enerji kaynakları alanlarında teknolojik içeriği olmayan faaliyetlere destek sağlamaktadır. Programın temel amacı enerji alanında sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek ve güvenli enerji arzı, rekabet edebilirlik ve çevrenin korunması hedeflerine yaklaşmaktır.

Programın faaliyet alanları:
Programın dört bileşeni bulunmaktadır.
Save: Özellikle sanayi ve inşaat sektörlerinde enerji yeterliliğini, enerjinin
Rasyonel kullanımını desteklemektedir.
Altener: Yenilebilir enerji kaynaklarının elektrik ve ısı üretiminde çevreyle
ve enerji sistemleriyle bütünleşmesini desteklemektedir.
Steer: Ulaştırma sektöründe enerjinin kullanımı ve enerji yeterliliğine ilişkin
destek sağlamaktadır. Ulaştırma sektöründe yenilebilir enerji kaynakları ve
yakıt çeşitliliğinin sağlanması da program kapsamında desteklenmektedir.
Coopener: Gelişmekte olan ülkelerde özellikle Afrika, Asya, Latin Amerika
ve Pasifik ülkelerinde enerji yeterliliği ve yenilebilir enerji kaynaklarının
kullanımını desteklemektedir.

Program kapasite geliştirme, piyasa aktörleri arasında ağ oluşturma, eğicim, piyasanın dönüştürülmesi İçin pilot eylemler, enerji alanında standart ve politika belirleme gibi genel faaliyetlerin yanı sıra yeni yerel ve bölgesel enerji yönetimi ajanslarının kurulması, konuyla ilgili çeşitli seminer ve konferanslar düzenlenmesi gibi alanlarda da faaliyet göstermektedir. KOBİ'ler genellikle Altener ve Save bileşenlerinden destek sağlamaktadır.

Türkiye'nin AB’ye Tam Üyeliğinin AB’ye Sağlayabileceği Ekonomik Yararlar
Türkiyeli AB İçin çekici kılan şimdiki değil, 20–30 yıl sonraki, yani büyük bir olasılıkla gelişmiş olan Türkiye'dir. Bir başka deyişle, AB'nin bütünleşmek İstediği. Çeyrek yüzyıl sonra Merkez'e oynayan sanayileşmiş Türkiye'dir. Gelişmiş bir ekonomi olma özelliğiyle üye olacak Türkiye'nin AB’ye sağlayabileceği kazanımları tartışmalıdır.

AB'nin üzerine "oynadığı", gelişmişlik derecesi itibariyle -ve karakteristik Özellikleri nedeniyle (potansiyel) bir İspanyaya da İrlanda çapındaki bir Türkiye iken, entegrasyon derecesi itibariyle de düşük yoğunluklu tam üyeliğe ikna ettiğini düşündüğü Türkiye'dir. Şimdiki mevcut haliyle Türkiye'nin AB'ye kazançlarından çok kayıplarının daha fazla olacağı düşünülmektedir. Burada, AB'nin hesabını buna göre yaptığı, dolayısıyla bütün taleplerini, planlarını ve parasal yardımlarını hep gelişmiş ve kafasındaki modele uygun bir Türkiye İle bütünleşme öngörüsü üzerine kurguladığı veri kabul edilmektedir.

Trans-Avrupa Ağları Genişleyecek
Türkiye'nin AB’ye üye olmasıyla, 70 milyon nüfuslu ve zengin kaynaklara sahip bir ekonominin yaratacağı etkilerle Trans-Avrupa Ağları genişleyecektir.
Trans-Avrupa Ağları (Trans-European Networks, TEN) Maastricht Antlaşması ile ulusal ağların birbirleriyle bağlantısını ve birlikte çalışmasını Özendirmek üzere "'ulaşım", "iletişim", "enerji" ve "çevre" olmak üzere dört önemli alanda ilerleme sağlanması amacıyla oluşturulmuştur. Böylece Birlik İçindeki Tek Pazar'ın tamamlanmasına katkıda bulunulması ve Avrupa yurttaşlarının sınırsız Avrupa ortamında en yüksek düzeyde yararlanılması hedeflenmiştir.
Türkiye, tam üye olduğunda AB için; TEN-ulaştırma, TEN-iletişim, TEN-enerji ve TEN-çevre kapsamında anlamlı katkılar sağlayacaktır.

Şöyle ki:
1- AB Akıllı Ulaştırma Sistemleri (Intclligcnt Transport Systems, ITS) ve Hizmetlerinin kurulması ve hızlandırılmasının sağlanması yöntemlerine yönelmektedir. Bu sitemlerin geliştirilmesi, ileri teknolojinin daha etkin, konforlu ve güvenli kara, hava, demir ve dâhili suyolları ulaştırma türleri arasındaki bağlantılara uygulanmasına izin verecektir. Bu bağlamda büyük bir Her adım olarak GALILEO programının, -diğer işlevlerinin yanı sıra- özellikle karayolu trafik yönetimi sistemi ve trafik bilgi hizmetlerini birleştirecek şekilde, karayolu ulaştırmasında ITS’ nin geliştirilmesine izin veren bir yer bulma ve seyir sistemi projesi olan sivil bir uydu yapımının başlatılması söz konusu olmuştur.
2-Türkiye uydu yoluyla iletişim hizmetlerini satın almada AB'nin cömert müşterisidir. Tam İyelikle birlikte, özellikle cep telefonu ve TV kanalı sektörlerinde Türkiye AB’ye büyük rakamlı katma değerler transfer ederek AB ekonomisini zenginleştirmeye devam edecektir.
3- AB'nin, tüketim ve refah toplumlarının bir entegrasyonu olarak, enerji ihtiyacının sürekli arttığı ve bu ihtiyacının neredeyse %50'sini Ölçüde ithalat yoluyla karşıladığı dikkate alınırsa; aday üye olan Türkiye'den, enerji fazlası yaratarak bunun bir bölümünü AB’ye transfer etmesi beklenebilir. Türkiye, biryandan AB'nin gereksindiği enerji kaynaklarının yer aldığı Orta Doğu ve Kafkaslar arasında bir köprü işlevini görmekte, öte yandan gelecek için büyük enerji kaynağı potansiyeli taşımaktadır, Türkiye'nin tam üyeliği, AB'nin enerji kaynaklan çerçevesindeki stratejik çıkarlarının korunmasında belirleyici olacaktır Enerji sektörü, AB ithalatının Önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. AB'nin tükettiği gazın %40'ını Rusya'dan ağırlıklı ithal etmesi ve gelecek çeyrek yüzyıl İçerisinde iç talebin artması ve yerli üretimin düşmesinin beklenmesi, Türkiye'nin stratejik önemini arttırmaktadır. Zira Türkiye, tam üye olarak, almaşık (alternatif) enerji arz kaynaklarının kavşağında yer alması ve petrol yollarındaki stratejik konumu nedeniyle AB'nin arz çeşitliliği ve güvenliğinin sağlanması sorununun çözümünde büyük katkıda bulunacaktır.
4- Doğa-sanayi ilişkisini vurgulayan "sürdürülebilir kalkınma" fenomeni, Türkiye'nin tam üyeliği İle birlikte AB-Türkiye İlişkileri çevreci-yeşilci bir zeminde güçlenerek devam edecektir

Nüfusta ve Göçte Denge Kurulacak
Türkiye, büyük, genç ve dinamik nüfusuyla; görece yaşlı ve küçük nüfuslu ülkelerden (toplamda 450 milyon kişiden) oluşan AB nüfus yapışım olumlu yönde değiştirecektir.
2000’yılı rakamlarına göre Türkiye'de nüfusun %64,6’sı 15–64. yaş grubundan oluşmaktadır. 0–14 yaş arası kesim ise nüfusun %30,5’ini oluşturmaktadır. AB–15 (ilkelerinde bu oran, Euro stat rakamlarına göre %16'dır. 2020’ yılında, 0–14 yaş arası nüfusun toplam nüfusa oranı, AB–15' de % 12,5'e düşerken, Türkiye'de %23 oranında olacağı tahmin edilmektedir. Bu da Türkiye'nin genç nüfusuyla yaşlanan Avrupa ya büyük katkılar sağlayabileceği anlamına gelmektedir. Çünkü mevcut trend çalışan daha az sayıdaki İnsanın daha fazla emekli insanı desteklemesi anlamına gelmektedir.

Diğer taraftan, nüfusun uzun vadeli projeksiyonuna bakıldığında, Türkiye'nin nüfusunun artışının 2050'liyıllardayerini düşüşe bırakacağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, gelecekte Türkiye'nin nüfus büyüklüğü Avrupa için tehdit olmaktan uzak olup, genç nüfusuyla Avrupa'nın gelişmesine katkı sağlayacaktır.

AB ülkelerinin pek çoğu, ağırlıklı olarak 1970'lerde başlayan dışgöç dalgalarından dolayı Türkiye kökenli insanlarla iç içe yaşamaktadır, Tablo /'de, AB'nin barındırdığı Türk nüfusunun seçilmiş ülkelere göre miktarı yer almaktadır. AB içinde en fazla Türkün yaşadığı ülke 2 milyon kişiyle Almanya başta gelmektedir. Onu Avusturya izlemekte ve tüm yabancılar İçinde %\ 8'e karşılık gelen bir Türk nüfusu barındırmaktadır.

AB'de Türk Nüfusu
Ülke Türk nüfusu (kişi) Yabancı nüfusa oranı (%)
Almanya 2 milyon
Fransa 208 bin 6,5
Avusturya 135 bin 18,0
Hollanda 101 bin 15,1
Tam üyelik halinde, salt Türkiye AB'nin değil, AB de Türkiye'nin emek piyasasına etkin olarak girecek ve dolayısıyla "kazanan" bir diğer taraf olacaktır. Kaliforniya Üniversitesi’nden Tuma'nın da (2005) belirttiği gibi, " bu durumda, yasadışı göçmen işçileri bulma gereği ortadan kalkacaktır.

Türk işçileri şimdi Avrupa piyasasındaki işler için tüm düzeylerde -yasal oturmaya da yurttaşlık İzinleri olmaksızın- rekabet edebilecek konumdadır. İşleri bittiği zaman Türkiye ye geri döneceklerdir. Öteki tarafın yararları, maiyetlerden bağımsız olmayacaktır."

Avrupa'nın GSYİH Ekonomisi Büyüyecek
AB Türkiye'yi yanına aldığında GSYİH toplamı bazında ve küresel planda (rakipleri olan) ABD’den yaklaşık %10 ve Japonya'dan 3 kat daha fazla bir ekonomik büyüklüğe ulaşmış olacaktır. 1995'te AB ekonomisi 6,8 trilyon ECU’lük bir büyüklükten 2000’de 8.9 trilyon Euro’luk bir büyüklüğe ulaşmıştır. 2006 yılı öngörüsüne göre 1 1,4 trilyon cura’ya çıkacak olan AB ekonomisi. Türkiye'nin ekleyeceği %2 civarındaki katkılar sayesinde toplam (11,7 trilyon Euro) GSYİH bazında ABD ve Japonya'ya büyük fark atacaktır
AB. en güçlü üç küresel oyuncudan biri olarak Türkiye'nin düşük düzeydeki GSYİH katkısını bile önemsemek durumundadır.

Ayrıca, satın alma gücü paritesi (SAGP) ve 2004 yılı tahminlerine göre AB I 1.7 trilyon, Türkiye (bunun yaklaşık l/20'sine karşılık gelen) 509 milyar $'lik GSYİH elde etmiştir. Türkiye tam üye olduğunda AB ekonomisinin gücü! 2 trilyon $ ile ölçülüyor olacaktır

AB Pazarı Genişleyecek
Türkiye tam üye olduğu zaman, 3.94 milyon km2'lik bir alana sahip olan AB'nin toprağını yaklaşık %17 450 milyon kişi olan nüfusunu ise (yine) %!7 oranında büyültmüş olacaktır.8 Böylece Türkiye yüzölçümü ile AB'nin en büyük, nüfusu İle de ikinci büyük ülkesi haline gelmiş olacaktır. Bu, daha büyük bir Pazar olarak, şirket ve fabrikalar için daha fazla (hizmet ve imalat) üretimi, tüketiciler için İse daha fazla tüketim ve refah demektir.

Türkiye AB pazarına tam üye olarak girdiğinde, gelirlere ya da harcamalara bağlı olarak gittikçe yükselen GSMH (yüksek büyüme hızı) değerlen elde edecektir. Bir başka açıdan, Türkiye bir "gelişen piyasa" (emerging market) olarak tüketim ve yatırım malları konusunda AB şirketlerinin en büyük müşterilerinden birisi olacaktır.

Tam üyelikle birlikte, iki Pazar arasındaki standartlar, sınır İşlemleri ve kalite kontrol işlemleri gibi engellerin ortadan kalkması, GB'den elde edilen yararların artmasına ve Özellikle AB yurttaşlarının emek-yoğun sanayilerinde rekabet gücü fazla olan Türkiye pazarından seçim şansı yüksek bir tüketim yapabilmesini sağlayacaktır.

Serbest ticaretin yaratacağı pazar büyümesi etkisi, yaşanan ekonomik krizler nedeniyle tam olarak ortaya çıkamamıştır. Ayrıca, Türkiye AB üyesi olmadığı ve diğer üye ülkeler gibi AB fonlarından yararlanamadığı için, diğer üyelerde AB fonlarından kaynaklanan büyüme etkisi Türkiye'de gerçekleşememiştir. Bu iki etki Türkiye'nin AB üyeliği durumunda hem Türkiye'de hem de AB'de büyüme potansiyelini olumlu yönde etkileyecektir. Üyelik durumunda Türkiye'nin AB ekonomisinin büyümesine etkisi açısından değerlendirildiğinde, K. Hughes tarafından hazırlanan Haziran 2004 tarihli bir raporda Türkiye'nin, AB’ye 2015 yılında üyeliği durumunda AB-25'in GSMH'sinde binde 1–3 arasında bir artış yaratacağı ileri sürülmektedir. Bu varsayımın üyelikten sonra her yıl için değişmeyeceği öngörüsüyle, Türkiye'nin AB-25'in GSYİH'sine sağlayacağı katkının 2014 yılında düşük senaryoya göre 15,9, yüksek senaryoya göre ise 47,8 milyar Euro tutarında olacağı tahmin edilmektedir

Benzer Yazılar



Widget by Hoctro | Jack Book

0 yorum: